Ucuz Kahramanlıklar Ülkesi
Mesut Özil tercihini Alman Milli Takımı'ndan yana kullandı. Adam orada doğmuş, altyapısını orada almış, tüm kariyerini Almanya'ya borçlu. Eminim Almanca'sı da Türkçe'sinden daha iyidir. Şimdi bu oyuncunun Alman Milli Takımı tercihine laf söylemeye hakkımız var mı?
Lefter'in Yunanistan'dan da teklif almasına rağmen, Türk Milli Takımı'nı seçmesiyle ne kadar gurur duyuyorsam, Mesut'un tercihine de en az o kadar saygı duyarım.
Üzüldüğüm ve rahatsız olduğum konu bu olaydan sonra Mesut'un internet sitesinin Türkler'in bıraktığı hakaret ve küfür dolu mesajlar yüzünden kilitlenmiş olması.
Ağzımdaki baklayı gevelemeyeyim daha fazla. Bu nasıl bir ülke sevmektir ben anlamıyorum. Bir kitle var ki incir çekirdeğini doldurmayacak konularda milliyetçilik damarları tutar fakat ülkenin yer altı ve yer üstü kaynakları, Cumhuriyet ile aynı yaştaki sanayi kuruluşları yabancılara peşkeş çekilirken, ülkesi için mesai harcayan idealist insanlar suikastlere uğrarken, memleketin kültür mirası yağmalanırken sesi hiç çıkmaz. Ülkeyi sevmek, milli menfaati kollamak o kadar ucuz mu? Sen çalışma, üretme, okuma, kafanı yorma... Ona buna çemkirerek vatansever ol. Oh ne ala memleket...
Daha birçok zeminde bu sığlıkla karşılaşmak mümkün. Laikliğe ülker çokoprens yemeyerek sahip çıkan, ülkenin bütünlüğünü en düşük veriye göre on kişiden birinin konuştuğu bir dilde yayın yapılmasına karşı çıkarak koruyan, özgür düşünceden kendi ülkesine hakaret etmeyi iftira atmayı anlayan, kendi çocuklarını devlet eliyle zengin eden adamların şak şakcılığını yapıp hala dinden imandan bahseden, her fırsatta demokrasinin erdemlerini sıralayıp öte yandan vatandaşı "göbeğini kaşıyan adam" diye aşağılayan tercihlerini hazmedemeyen insanların sayısı çok fazla ülkemizde.
İşin üzücü yanı bu insanların çoğu art niyetli değil, son derece samimi. Ortalıkta dolaşan toz ve gaz bulutundan etkilenip enerjilerini saçma sapan yönlere kanalize ediyorlar. Bir ülkede aydın sorumluluğu olmayınca böyle sonuçlar kaçınılmaz oluyor.