0

Daovutoğlu BM de konuştu

Posted by Trevanian on 23:05 in ,
Şu AKP içinde saygı duyduğun tek adam belki de Bakan Ahmet Davutoğlu. Şu İsrail mezalimine belki de BM de gösterilmiş en sert tepkiyi gösterdi. Hangi kanaldaydı hatırlamıyorum ama bir yorum savaş dönemleri dışında bu kadar sert bir açıklama yapılmamıştı dedi. Buyrun,


|
2

Liste

Posted by Trevanian on 21:58
Gemideki aktivist , pardon teröristlerin listesi şöyle;

Kudüs’ün Yunan-Katolik başpiskoposu Monsinyor Hilarion Capucci


Arap asıllı İsrailli İslamcı lider Şeyh Raid Salah

Alman Milletvekilleri Inge Höger ve Annethe Groth


Kuzey İrlandalı Nobel sahibi Mairead Corrigan Maguire



Nazi soykırımından sağ kurtulan Hedy Epstein



Polisiye roman yazarı Henning Mankell


Hukukçu ve eski Alman Sol Parti milletvekilili Norman Paech



Bunlarda tek suçu yukardakiler gibi teröristlerden kendisini korumak olan kahraman İsrail Komandoları:

İsrail askerlerinin sevgilerini ifade diş biçimlerinden çeşitli örnekler












|
8

Sırada Ne Var ?

Posted by Trevanian on 21:07
İsrail Akdeniz'in ortasında korsanlık yapıp Gazze Şeridi'nde uygulanmakta olan hukuksuz ve insanlık dışı ambargoyu kırmak için harekete geçen sivil silahsız aktivistleri terörist bir saldırıyla öldürüyor.

Aynı gün İsrail'in saldırısıyla aynı saat İskenderun'da PKK 7 askerimizi şehit ediyor.

Aynı gün İsrail İran'a nükleer gemi yolluyor.

İran karışırken cayır cayır işleyen TWİTTER Gaza, Flotilla yazınca "error" veriyor.

Uluslararası basın üzerinden İsrail'in yaptığı dezenformasyon ve karartma istenen sonucu vermiyor. Gündem Gazze oluyor.

Aynı gün Almanya'da Cumhur Başkanı istifa ediyor.

Türkiye karışıyor, akşamına PKK Tunceli'de Polis'e saldırıyor.

Nedense aynı gün içinde olması pek ihtimal dahilinde olmayan çok olay, İsrail'in katliamı dünyada tepkiler toplarken ortaya çıkıyor ve bir miktar gündemi değiştiriyor. Sırada ne var, bu akşam bol ölümlü vahim bir uçak kazası falan mı olacak acaba?

|
0

Naziler vs Siyonistler # 2

Posted by Trevanian on 19:40 in ,
Bakana göre sol taraftakiler Hitler'in liderliğindeki NAZilerin marifeti, sağ taraftakiler de türlü çeşit liderin yönetiminde İsrail'in marifeti.

Bakmaya devam edelim iki resim arasında, iki faşist arasında fark görebiliyor musunuz? Ben hala göremiyorum.






|
0

Naziler vs Siyonistler # 1

Posted by Trevanian on 19:16 in
Görüntüleri odatv.com dan aldım. Bakana göre sol taraftakiler Hitler'in liderliğindeki NAZilerin marifeti, sağ taraftakiler da türlü çeşit liderin yönetiminde İsrail'in marifeti

İki resim arasında fark bulun bakalım bulabilirseniz. Ben bulamadım.















|
3

Ölümlerden Aktivistler Sorumlu Diyen Şeref Mahrumları

Posted by Trevanian on 17:43 in


İsrail, lobisi ve O'nun bilinçli bilinçsiz yardakçılarının sığınacağı en şerefsiz ve en son liman işte budur:
Ölümler'den aktivistler sorumlu


Mesela Rachel Corrie cinayet suçlusudur, intiharı cinayet kategorisine koyarsak. Çünkü bu sığır sürüsüne göre "Sen gider o buldozerin önüne dikilirsen tabiiiii! ki adam seni öldürür, sorumlu öldüren değil tamemen karşı durandır"

Sen dişinden tırnağından arttırır gemiye doldurur, hayatta kalmaya çalışan insanlara hayatın pahasına yardım elini uzatmaya çalışırsın Korsan İsrail gelir hiçbir hakkı oladığı halde gemine komanda yığar, elinde mantar tabancası bile olmayan insanlara kurşun yağdırır. Bir gurup sığır sürüsü çıkar

"Sen gidersen adamın gelme dediği yere, İsrail'in dediğini yapmazsan tabii! ki adamlar sizi öldürür" der.

Yani ölümlerden Rachel Corrie ler sorumlu Ariel Şaron'lar değil. Bu sığırlar bir kere de düşünmezler ki bu katiller Ne hakla paşa gönüllerinin istediği olmadı diye kafalarına göre cinayet işler?

İsrail yetkillilerine şaşırmıyorum, adamların kafa yapısını az çok biliyorum, dünyanın diğer insanlarını "insan" olarak görmediklerini biliyorum da yerli malı sığırlar size ne oluyor ulan?

|
0

İsrail Terörünü izleyin bakalım

Posted by Trevanian on 17:04
İsrail Askerinin Düşürdüğü Liste



Hüseyin Çelik'in açıklamaları



Gemiden görüntüler





İsrail'in ZERRE kadar savunulacak yanı yoktur. Paşa gönlüne göre beğenmediğin gemilere açık denizlerde operasyon düzenleyemezsin.

İçinde mantar tabancısı bile olmayan gemide 10 kişiyi öldüremezsin. İnsanların kendini sopayla bıçakla savunması bile meşrudur. Kurşun sıkamazsın.

"Gelmeselermiş gelirlerse öldürürüz demiştik" demek zaten tam anlamıyla KATİLLİĞİNİZİN, TERÖRİSTLİĞİNİZİN, ZORBALIĞINIZIN, İNSAN OLMADIĞINIZIN kendinizce teyid edilmiş halidir.

|
0

Taksim

Posted by Trevanian on 16:37




İsrail terörüne, barbarlığına ve son olarak Gazze'ye yardım gemilerine açık denizde saldırarak işlediği cinayetlere tepki olarak Türkiye'nin heryerinde İNSANlar sokağa döküldü. Çok zaman kızıyorum bize, kendimize ama şu görüntüleri izleyince Gurur duyduğum ender zamanlardan birini yaşıyorum. Korkum provakasyonlarla tepkilerin olmadık yerlere çekilmesi ki bu konuda İsrail'in ne kadar uzman ve Türkiye'de elinin kolunun ne kadar uzun olduğunu biliyoruz.

Altta bir soru sormuştum. Aynı soruyu CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sordu ve çok manidar dedi ilk olarak. Akabinde Numan Kurtulmuş aynı şüpheyi dile getirdi. Daha sonra hükümetin bir üyesi, çeşitli istihbarat örgütlerinden beslenen hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik'de aynı kuşkuyu dile getirdi. Kuşkudan da öte itham etti.



|
0

Takip Eden Saatlerde Muhtemel İsrail Yalanları

Posted by Trevanian on 16:16 in

Terörist İsrail'in başı Netanyahu beklendiği gibi vahşete sahip çıktı an itibariyle. İnsani Yardım yüküyle dolu gemiler şu an İsrail'in kontrolünde ve içindeki insanların dış dünyayla irtibat kurması gerçekleri gizlemesi gereken taraf olan İsrail tarafından engelleniyor.

Kesinlikle ve kesinlikle gemiler mümkün olan en iyi şekilde kendi istedikleri hale getirildiğinde İsrail dış dünyayla irtibata izin verecektir. Ve akabinde muhtemelen İsrail kaynaklı bazı bilgiler çıkacak. Mesela

Ambardaki pirinçlerin arasında Uranyum bulduk

Geminin biri kalaşnifok doluymuş meğer.

Aktivistlerin arasında interpolün aradığı teröristler çıktı.

İlk ateşi onlar açtı.

Biz sadece ve sadece kendimizi koruduk, hakkımız hukukumuz var.

Büyük İsrail Ordusu'nun vic danlı komadoları yaralılara yardım eli uzatmak için birbiriyle yarıştı.

Kalaşnikoflu geminin bir diğer yarısı mınçıka, kelebek bıçak, beyzbol sopası gibi ateşsiz silahlarla dolu çıktı.

Yaratıcılıkta sınır tanımıyorlar mevzu İsrail'in vahşetini haklıymış gibi o kadarda haksız değilmiş gibi göstermeye gelinde. O yüzden İsrail kaynakları Pi sayısı yakşalık 3.14 dür derse ona bile inanmayın siz 3 alın onu.

|
0

Ben bugün

Posted by Trevanian on 15:41 in ,

Nobel Barış Ödüllü Hindistan Cevizi OBAMA'dan sembolik de olsa, yarım ağız da olsa, yalandan da olsa bir tepki bekliyorum bakalım bunu ne kadar İsrail'i üzmeden becerebilecek.

Hüsn-ü Mübarek ve rejiminden büyükelçi çekmesinin yanında "üzüldük kötü oldu yaa"gibi faydasız demeçler bekliyorum biraz insanlıkları kaldıysa utanmalarını umuyorum.

BM lerden İsrail'in zulmüne, vahşetine, hukuk tanımazlığına, terörüne, korsanlığına karşılık 100000000 cu kez "
yapmasanız daha iyi olurdu tabi" temalı kınama ve sfırı yaptırım bekliyorum.

Doğan medyasından ve köşe yazanlarından "
Eyvah! İsrail'li turistleri kaçırdık!" temalı vatansever, milli ekonomiyi gözeten haberler ve sonunda hep İsrail'le iyi geçinmemiz sonucu çıkan derin siyasi analizler bekliyorum.

İsrail'den dünyada basınınındaki, siyasetindeki lobisini ve ekonomi, siyasi gücünü kullanarak zaten dünyada bir avuç kalan vicdan sahibi İNSANlardan 15-20 tanesini öldürüp mağdur gibi görünmesini ve "Yediğimiz her bokun arkadasındayız, İran terörist dünya müdahele etsin" demesini bekliyorum.

Somalili Korsanlar'ın
İsrail gibi aşağılık bir organizasyon ile aynı kategoride değerlendirilmemek için mesleği bırakıp balıkçılığa başladıklarını açıklamarını bekliyorum.

|
0

Bir Soru

Posted by Trevanian on 14:55 in

Psikolojik harp tekniklerini en iyi bilen ülkelerin başında İsrail geliyor ki herkes bu konuda hemfikirdir. Bunun ışığında gündem belirleme ve manipüle etme konusunda uzman olduklarını varsayabiliriz.

İsrail'in yardım gemilerinin geleceği tarihte nükleer gemilerini İran'a gönderiyor. Açık bir gündem değiştirme hamlesi. Zaten Türkiye'de İsrail lobisi gibi çalışan Milliyet ve Hürriyet gazetelerinin dün internet sitelerini takip etseydiniz yardım gemilerinin haberlerini altlarda karınca duası gibi okurken nükleer gemilerle alakalı "İsrail Ateşle Oynuyor" gibi başlıklı haberi büyük puntolarla en önce görecektiniz taki İsrail'le yardım gemilerinde sıcak temas sağlanana kadar.

İsrail TWİTTER da bile sansür uygulayacak kadar gerçek haberleri perdeledi.

Gemide Türk askerlerinin olduğu, önce gemidekilerin ateş açtığı gibi YALAN habeleri uluslararası saygınlığı olan haber kuruluşlarında yayımlatarak güçlü bir dezenformasyon çalışması yaptı.

Şimdi Türkiye'de bugün gündemin tek konusunun bu gemiler olacağı gemiler yola çıktığında beri belli. Şimdi sanki cinayetlere vahşetlere sadece bir tane tepki hakkımız varmış ve biz o hakkı Şehitlerimiz yerine Gazze'ye kullanıyormuşuz gibi bir intiba yaratmaya çalışan lobiyi ve buna harbi harbi inanan aptal sürüsünü düşünün. "
İskenderun Şehitleri vs Gazze Şehitleri" havası yaratmaya çalışanların İsrail'e bu vahşeti yumuşak bir geçiş ile geçiştirme açısından ne kadar yardımcı olduğu ortadadır.

PKK- İsrail ilişkisi de uzunca bir suredir sır değil. Hatta örgütün bir kolunun İsrail tesirinde olduğu biliniyor. Akdeniz'in uluslararası sularında İSRAİL isimli terör örgütü korsanlık yaparken İskenderun'da 7 Askerimiz şehit ediliyor hem de Denizci.

Şimdi ben soruyorum herşey bu kadar açıkken PKK- İsrail ilişkisi ortadayken aynı saatte mesaj verir gibi gündemin değişmesi tesadüf müdür?

Bu şehitlerin de sorumlusunun İsrail'in manipülasyonları, psikolojik harp taktikleri olduğunu düşünmek, bu saldırıyı PKK'nın İsrail kontrolündeki kolunun gerçekleştirdiğini düşünmek çok mu hayalcilik?

Öyleyse ben çok hayalciyim.

|
0

Ne Eksik Ne Fazla İSRAİL Dünyadaki En Büyük TERÖRİST Organizasyondur

Posted by Trevanian on 13:56 in
Uluslararası sularda sivil gemilere saldırıp yaklaşık 20 kişiyi katlettiler dün sabah. Şimdi midemi bulandıran İsrail yandaşları şunu diyor:

Kendini savundu

Ulan akdenizin ortasında kendini savunmak diye birşey mi var? 74 mili, 60 mili geçtim zaten Gazze'nin 1 mil ötesi bile İsrail'in karasuları değil.

Gemdekiler önce saldırdı

Gemide silah yok. Zaten İsrail'in propaganda gücü bilindiğiden tek bir silah bile alınmadı gemilere. İsrail ve yandaşları her zman yaptıkları gibi YALAN söylüyorlar.
Hakkın olmadığı halde bir gemiyi işgal ediyorsun, sana sopayla karşılık verenleri kurşuna diziyorsun ve hala bazı çokhücleri hayvanlar haktan hukuktan bahsediyor.

Böyle olacağı belliydi gitmeselermiş.

Bu nasıl mantıktır ben çözemiyorum. Almanyadaki Yahudilerde bu kadar servet yığmasalardı Almanların memleketinde yaşamasalardı değil mi? Sen öyle yaparsan tabii! ki Hitler soykırım yapar. Kabahat Yahudilerde idi evet. Saçma oldu değil mi? Yukardakinden daha saçma değil.

Adamların nasıl bir gücü var varın siz hesap edin. Göz göre göre insanlığa kurşun sıkıp hala kendilerini haklı çıkartabiliryorlar. İran'da olaylar olurken dillerden düşmeyen TWİTTER nasıl koydu sansürü gördünüz mü? Ben gördüm!

|
0

Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım

Posted by Trevanian on 02:01 in ,

Terörist muğlak bir kavram tıpkı eski zamanların korsanları gibi. Terörist olduğu veya olmadığı konusunda tüm dünyanın hemfikir olduğu oluşumlar var. Bir de türlü siyasi hesaplarla terörist ilan edilen, karalanan aleyhlerinde kamuoyu oluşturulan devletler guruplar var. Misal Kuzey Kore. Ne bir Kuzey Koreli ile konuştum, ne devlet başkanının bir demecini dinledim ne de Kuzey Kore nin işlediği bir insanlık suçunu bilirim ama beynime olumsuz çağrışımlarla işlenmiş elle tutulur hiç bir sebep olmamasına rağmen. Belki de bazı sebepler vardır insanların Kore'yi şer ekseninin bir parçası olarak görmesi için fakat bunların yeterli olmadığı açık. Yani muallak tartışılı bir bahis Kore'nin "Kötü, Şer" bir ülke, rejim olduğu.


Kanada'nın terörist bir devlet olduğunu tartışmayız değil mi? Abesle iştigal olur, alakası yoktur çünkü. İşte terörist olduğu, Kanada'nın masumluğundan daha kesin olan bir ülke varsa o da tartışmasız İsrail'dir.

Kuruluş öncesi yerleşimler illegaldir.

Kuruluşu illegaldir.

Genişlemesi illegaldir.

Bugün sahip olduğu sınırlar illegaldir.

Bir çok yerleşim yeri ve yerleşimcileri illegaldir.

Suriye'de, Lübnan'da, Filistin'de işgalcidir.

Savaş kanunlarını sürekli olarak ihlal eder.

Yasak kimyasal silah kullanır.

Sivil öldürür, çocuk öldürür, kadın öldürür.

Uluslararası hukuk tanımaz.

Savaş suçlusu katliam sorumlusu insanlar tarafından yönetilir.

Nükleer silah sahibidir ve bunu Gazze de kullanmaları gerektiğini dile getirebilecek kadar ırkçı ve de gözü dönmüş katil ruhlu insanların kontrolündedir bu nükleer silahlar.

İsrail'in nükleer silah sahibi olması İran'ın sahip olmasından bile daha kötü ve tehlikelidir dünya insanları için çünkü Ahmedinejad gibi adamların sıkıştıkları zaman bu silahları kullanma riskleri vardır ama Ariel Şaron, Liberman gibi adamların sıkıştıklarında bu silahları pervasızca kullanacakları KESİNDİR. Uluslararası gücü ve Batı'nın zamanında yaptığı soykırımın mahcupluğundan ötürü kimse İsrail terörünü yüksek sesle dile getiremiyor. En fazla yarım ağız kınıyorlar o kadar. Bu güce dayanarak hukuksuzca ve canice bir Yahudi'nin canını kurtarma ihtimali tüm Arapları öldürmeye değer mantığıyla terörün dozunu arttırdı ve tıpkı zamanında Naziler'in yaptığı gibi onları kısıtlı bir alana hapsedip ölüme terk etmeye kalktı Gazze'de.

Uluslararası Af Örgütü'nün Gazze raporu ortada. Gazze'nin hali ortada. Çoluk çocuk ölüm kalım mücadelesi veriyorlar. Savaş hali bile olsa insani yardımların ulaşmasını engellemek uluslararası suç. Ama İsrail işine gelmeyen hukuku tanımamaya o kadar alıştı ki. Karadan gelen yardımların eli kolu bağlandı. Tam o sırada hatırlıyorum Hakan Albayrak bir yazı yazdı "Gazze'ye deniz yolu açık" diye. Bunun üzerine mi artık orasını bilmiyorum, IHH Gazze'ye denizden yardım götürme kararı aldı ve kampanya başlatıldı. Uzun lafın kısası bugün İrlanda'dan Yunanistan'a kadar çeşitli ülke vatandaşlarının emekleriyle hazırlanan 9 gemi Gazze'ye insani yardım götürmek gibi soylu bir görev üstlendi.

Üstlendi ve tabiki bugüne kadar her problemini kabadayılıkla, zorbalıkla, hile hurda ve karalamayla, şiddetle çözmeye alışmış İsrail terörünü karşısında buldu. Önce hiç hukuki hakları olmadığı halde gemilerdeki Arapları hapse atmakla, diğer ülke vatandaşlarını da ülkelerine göndermekle tehdit ettiler. Dur biraz daha geri sarayım... Önce;

Yardıma ihtiyaç olmadığını Gazze'nin cennet bahçelerinden bir bahçe gibi olduğunu anlattılar, ellerinde restorant menüleriyle. Cümle alem götüyle güldü tabi bu iddialarına.

Ardından yardımın aslında yardım olmadığını anlatmaya çalışdılar, yemedik.

Gemilerin terörist! olduğunu, teröre hizmet ettiğini falan söylediler ki en klasik ve en iş gören laf buydu genelde.

Sonra tutuklarız, sokmayız dediler.

Akabinde tehdit ettiler, komadolarını getirdiler, savaş gemileri yığdılar.

Şu an ben bu yazıyı yazarken saat gecenin 1'i ve İsrail gemileri Akdeniz açıklarında uluslarası denizlerde korsanlık yapıyor, gemileri taciz ediyor, dünyayla iletişimini kesmeye çalışıyor.

İnanın Türksat uydusuyla geminin iletişimi kesme girişimine kadar iler gittiler an itibariyle. Çünkü işledikleri suçun, terörün dünyaya ifşa edilmesinden korkuyorlar.

O gemilerde dünyanın çeşitli ülkelerinden 600 kadar cesur ve onurlu İNSAN işlenen bir insanlık suçuna karşı, güçlü ve zorbaya karşı, teröre ve kuşatmaya karşı bir mücalede veriyorlar. Bir de Türkiye'de kıçının üstüne oturup zeytin çekirdeği kadar beyni, şempanzeden hallice zekası ve google dan ve internetteki ne idüğü belirsiz adamların yalan yanlış verilerinden derleme bilgilerle ahkam kesen, bu insanları bi kalemde yaftalayan lavuklar var. Şöyle diyor kendini aydınlanmış sanan hamamböcekleri;

Yaa bunnar şeriatçı hamascı, karanlık bunlar, amaç yardım mardım değil.

Şov şov, biliyoz da konuşuyoz şov yapıyolar ki şey olsun siyasi gonconktür, efendime söyleyim politika ...

Sanki bi Gazze var yardıma muhtaç .... bak ne diyor büyük filozof Serdar Ortaç memlekette aç mı kalmadı Haiti'ye yardım göndereyim değil mi?

Bi de başta ekşi sözlük olmak üzere çeşitli internet ağlarına kümelenmiş bir taraftan da edebi konuşmaya çalışan veya öyle olduklarını sanan kapçık ağızlılar var. Sığırın biri şey diyor mealen;

"O topraklara barış lazım, özgürlük lazım, sanat lazım, bilim lazım. O gemilerin ambarlarında ben bilim, sanat göremiyorum, kadınlara 15 yaşında evlenme özgürlüğü görüyorum özgürlük olarak. Karanlık o gemiler. Tabi İsrail de temiz değil"

Bak bak yavşağa bak. Sanki ben geminin birini Calculus, Modern fizik, Akışkanlar mekaniği kitaplarıyla , başka birini de Mozart CD leriyle, Tualle, boyayla, Batı klasikleriyle doldurayım demiş de kabul etmemişler. Bu kadar kolay mı ya bok atmak. İnsanlar hayatlarını ortaya koyup emek verip risk alıp mataralarında tuzlu suyla, hiçbir kişisel beklenti içinde olmadan aç Filistiniler'e gıda, hastalara ilaç, tıbbi cihaz, susuzlara su götürmek yola çıkmış kendini entel sanan öküzler bok atıyor oturduğu yerden, bilgisiz, mesnetsiz, önyargılı şekilde.

Böyle ancak sahil kasabasında bohem hayat planlarını entel arkadaşlarıyla paylaşmaktan, şokellaya,brownie ilanı aşk etmekten başka marifeti olmayan hayatları boyunca hiçbir şey üretmemiş, kendinden başka kimseye faydası olmamış sıçan gibi tiplerin gecesini gündüzüne katıp dünyanın öbür ucunda yardıma muhtaç insanlara yardım etmek için çırpınan her dinden, her kıtadan, her ırktan 600 kişiye bir çırpıda bok atmasına tahammül edemiyorum. Bir de yetmezmiş gibi hümanist, barışçı, dünya çocuklarının dertleri yüzünden gözüne uyku girmeyen insan triplerine giriyorlar. Ulan siz anca bir linke tıklayıp arkadaş listeni davet ederek Afrika'da aç çocukları doyurduğunuzu sanar, kendinizi adam yerine koyarsınız. Bir halt ettiğiniz yok bari birşeyler yapan insanlara gölge olmayın.

Şu an saat 1 buçuk oldu, helikopterler Mavi Marmara'nın üzerinde uçuşlar yapıyor. İsrail Gazze'ye 60 mil'e kadar tatbikat yaptıklarını açıklamışlar. Herkes biliyorki İsrail öldürür, bombalar kaza der, savunma der. Gemidekilerin İsrail'i iyi tanıdıklarını bilip üstü kapalı tehdit ediyorlar. Sizi bile bile vururuz, uyarılara rağmen tatbikat alanına girdiler yanlışlıkla oldu ayağına yatarız, yaklaşmayın mesajı veriyorlar.

İlaç, kırtasiye, su, gıda ve tıbbi cihaz taşıyan İnsani Yardım gemilerinin yüklerini muhtaç Gazzeliler'e ulaştırmamak için Deniz Kuvvetleri'ni seferber eden İsrail'i hala savunmak için nasıl dansözlükler dönecek yarın merak ediyorum. Gerçi bu olaydaki trend İsrail'i savunmak yerine Gemileri veya üstündekileri karalayıp amacın başka! olduğunu ima etmek. Malzeme bulmakta güçlük çeken varsa hemen yardımcı olayım. Misal;

Madem amaç yardım bırakın İsrail'liler dağıtsın! Demek ki amaç başka!

Niye Gazze? Dünya'da başka zulüm mü yok. (Yani hepsini birden engelleyemiyorsanız hiçbirine bulaşmayın da rahat rahat at koşturalım demek istiyor)

Gemide iş çıkışı maslak trafiğinde terör estiren kişilerin olduğu tesbit edildi.

Gemiye helikopterden atlayan Uğur Dündar hamam böceği gördüğünü iddia etti.

Kulislerde gemilerin 2010 Ocak bondrolleri eskik olduğu trafiğe çıkmamaları gerektiği konuşuluyor!

Eyvah! İsralli 3bin turist bu yaz Antalya'ya gelmezse bunun hesabını kim verecek?

Bunlar pek yaratıcı olmadı ama sağolsun yaratıcı ve çağdaş köşe yazanları ve onların aydın takipçileri bunlardan daha komik ve ipe sapa gelmez argümanları üretip ortalığa salarlan yarın birgün. Arada Mavi Marmara'dan yapılan canlı yayını izliyorum saat 2 ye geldi. Yardımlar sabah 7 gibi Gazze'ye 40 mil uzaklığında olacak deniyor ki İsrail'in müdahele edeceğiz dediği uzaklık buydu sanırım en son.

Canlı yayınla takip edebilirsiniz şu linkten

http://www.livestream.com/insaniyardim


|
4

Canadian Bacon

Posted by Trevanian on 03:45 in ,
Michael Moore belgesel insanı olarak yer etmiş benim kafamda. Çünkü ilk olarak 11 Eylül saldırılarının ardından "Fahrenheit 9/11" belgeseliyle haberdar olmuştum kendisinden. Ardından Amerikan sağlık sistemiyle uğraştığı "Sicko" ve son olarak cümle kodomanları karşısına aldığı "Capitalism: A Love Story" belgesellerini izledik.

Tartışılan bir isim Moore. Muhalefet tarzı ve yöntemleri bizim topraklarda bile tartışılıyor. Yok senede şu kadar kazanıyormuş, kazandığı parayla eleştirdiği şirketin hissesini almışmış çok önemli değil bence. Her ne kadar beğendiğim bir sinemacı olsada tüm muhalefeti ABD nin gelir paylaşımı ve sistemin ABD vatandaşlarına karşı acımasızlığı üzerine. Dünyanın en varlıklı ülkesinin orta sınıfına ve yoksullarına daha iyi bir hayat mücadelesi bir nevi. Bütün kavga servetin nasıl pay edileceği fakat bu servetin nereden geldiğine dair bir laf, ABD ve Batı sömürüsüne karşı sağlam bir duruş zaten yok. En muhalif duran Hollywood filmleri bile temelde sistemi hedef almazlar. En fazla sistemi kötü yönde manipule eden çürük elmalarla uğraşırlar. O yüzden Moore'un servetiyle, hissesiyle uğraşmak biraz yersiz. Adam ağır kapitalistlerin Amerikalıların kanını nasıl emdiğini anlatıyor yetmez mi? Hem de isim isim, şirket şirket.

Filme dönersek


Moore'un izlediğim tek sinema filmi 1995 de çektiği Canadian Bacon harika bir kara mizah örneği bir kere. Devlet başkanından, sanayicisinden, şerifinden televizyoncusuna, özel timine kadar ABD nin alayıyla ince ince hatta kalın kalın kafa bulmuş. Filmde, Soğuk Savaş döneminin bitmesinin ardından Amerikan silah fabrikaları kapılara kilit vurup işçileri işsiz bırakmaya başlar. İşinden olanlar ve para kaybeden tüccarlar tepedekileri sorumlu tutar. Başkan'ın ulusal güvenlik danışmanı Stu Smiley krizden kurtulup tepeye tırmanmanın yolunun gerginlik olduğunu başkanın aklına sokar. Sıra düşman bulmaktadır ki Rus başkanından olumsuz yanıt alınca ne yapacaklarını şaşırırlar. Yeni düşman lazımdır ki terörizm de gündeme gelir fakat gariptir filmde Canada'yı düşman ilan etmekten daha az inandırıcı bulunur. Vietnam savaşının mimarlarından bir delinin de katkısıyla Canada'ya karşı soğuk savaş başlatmaya karar verilir ve basında bir anti Canada propagandası yapılır ve herkes Canada'yı bir tehdit olarak görmeye başlar. Bunlardan biri de sınır kasabasının akıldan yayan şerifi Boomer'dır. Boomer ve adamları sınır ötesi operasyonlarıyla milli bir kahraman haline gelir ve olaylar gelişir...

Moore'un ileride üzerine ayrı birer belgesel çekeceği fikirlerinin izlerini şiddetli bir şekilde görmek mümkün. Kendisinin de ufak bir rolü var şerif Bodmer destekçisi Turancı bir Amerikalı olarak. Ve Canada. Canada'yla daga geçtiğini söyleyenler var ama bir memleket ancak bu kadar yüceltilir. Filmde bir dalga geçilenler listesi yapsak en altta Canada yer alır heralde. Agresif, aptal Komutanı, basiretsiz başkanı ve devlet başkanları arası garip telefon görüşmeleriyle Dr. Strangelove a bir selam eder havası da var filmin. 1995 çekilen ve mantık dışı, absürd dediğimiz bir filmin ve olayların, 2000 li yıllara damgasını vuran gelişmelerle bire bir örtüşmesi ve filmde garipsediğimiz durumları gerçek hayatta normal karşılamamız ilginç.

Herşeyi bir kenara bırakırsak hem politik kaygılar taşıyıp hem de bu kadar komik olmayı başarabilen film sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Moore'un mizahi yanı eleştirel yanıyla eşit ağırlıklı olarak birleşinme evladiyelik bir iş çıkmış ortaya.

|
0

The Hurt Locker

Posted by Trevanian on 20:24
Bir film yap şöyle;

Afilli, janjanlı, içinde münkünse
barış gelsin, demokrasi olsun, dört yanımızı kardeşlik sarsın, hayat bayram olsun tarzı mesajlar barındıran savaşa, bombaya tu kaka yapan bir mottosu olsun "War is a Drug" gibi.

Savaşın psikolojik yükünün altında ezilen bir iki asker karakteri olsun, onları şakadan dövüşürken cinnet noktasına gelsin, adam öldürünce ağlasın vesaire. Full Metal Jacket'ı andıran birkaç bişey illaki olsun, artık sahne mi olur karakter mi olur, başka birşey mi olur o opsiyonel.

Bir tane kahraman olsun, "cool" olsun, ölümle kafa bulsun, bombalarla dalga geçşin, dünya yansa umrumda olmaz aga, bir damla güneş ışığı için göğsüme şarapnel yerim ben havalarında olsun, ölürsem don göynek ölürüm ne giyicem koruyucu kıyafet pozları kessin. Savaşa, insanlığı, hayata bu kadar yabancılaşmış abimiz gerektiğiniz "Küçük Bekım" için dünyaya gider yapacak kadar içten içe Hulisi Kentmen olsun.

Alttan alta da ABD li bomba imhacıların bitmeyen çileleri, güya hayatlarını kurtardıkları ibnelerin de bitmeyen ihanetleri işlensin.

Böyle savaş, bomba imha, Irak vs gibi kadınların pekde ilgi alanına girmeyen konulara değinen filmin yönetmeni kadın olsun.

Biraz paran biraz da lobin olursa Oscar almaman için hiçbir sebep yok, ben bugün bunu öğrendim.

Şanlıyız da yanı başımızda olan bitenden az buçuk haberimiz var. Irak hakkındaki fikirlerimiz böyle filmlerle şekillenecek kadar olaydan bihaber olsak yanmışız. Meğer ne mübarek adamlarmış arkadaş bu Amerikalılar. En kötüsü trafikte kendine yol vermeyen arabaya tırı vırı yapar başka da zarar vermezmiş bu Iraklılar'a. Öte yandan Captian James gibiler intihar bombacılarını kurtarmak için kendi hayatlarını riske atarlarmış. Peki Iraklılar nasıl karşılık veriyor bu kahramanlara? Yanlarına gelip "Selamın Aleyküm Hacı" diye kendi dillerinde selam edip anlatabildiğince onları tehlikeli bölgeden uzaklaştırmaya çalışan askeri sinsice öldürerek. Kendi evlatlarını öldürüp içlerini bombayla doldurarak. İşte böyle medeniyetsiz insanlar bunlar, Afganlar da öyle. Sen gitme, ben gitme, kim bunlara canları pahasına medeniyet demokrasi götürecek? Tabiki kahraman Amerikan Ordusu.

Bir de bu filmin anti-militarist olduğunu iddia edenler, Apocalypse Now ile Full Metal Jacket ile mukayese edenler var. Sizin bakış açınıza, beyninizin kozmik odalarına tüküreyim afedersiniz.

|
2

Biri NAMUS mu dedi?

Posted by Trevanian on 03:46

Modern zamanların en tutulan, en onaylanan klişelerinden biri de "Namusu bacak arasında aramayacaksın azizim!" değerlendirmesidir. Her ne kadar haklı bir tepki gibi görünse de malzeme olduğu ağızlardan ötürü vasfını yitirmiş ve değersiz laf kalabalığı kategorisine alınıp tozlu raflara kaldırılmaya namzet bir cümleciktir. Zira elimize geçirdiğimiz her değerli şeyi paçavraya çevirip eninde sonunda çürüğe çıkarttığımız gerçeğinden yakasını "namus" kavramıda kurtamadı. Namusluluk sınırları net olarak çizilemese de toplumsal ahlaka, değerlere ve kurallara bağlılık aynı zamanda başkalarının hakkına hukuna duyulan saygı diye çok kabaca özetleyebileceğimiz bir durumdur. Eşini aldatana, elin karısına kızına yan gözle bakana, başkasının hakkını gasp edene, rüşvet alana, işini hakkıyla yapmayana, çalışana hakkıyla ücret vermeyene, verdiği sözü tutmayana, ticarette dürüst olmayana namussuz denirmiş ve namus deyince akla bunlar gelirmiş eskiden. Gel zaman git zaman kolunu bacağını budamış, kuşa çevirmişiz bu güzelim kelimeyi. Şimdilerde namus sadece sadakat ve kadın/erkek ilişkisi çağrışımı yaparken "Bacak arasında aramayalım" hezeyanları atanların ekserisi de namusluluğu bu dar kalıptan çıkartıp özüne döndürmek niyetinde gibi durmuyorlar. Bilakis bu heybetli ağaçtan geriye kalan cılız gövdeyi de yakıp kül etmek ister gibiler. Onlar daha çok hırsıza, dolandırıcıya namussuz denmiyor, onlar kurtuldu, artık 10 yaşında çocuğa sarkana da, karısından kocasından habersiz trencilik oynayana da namussuz denmesin komple defolup gitsin bu kavram derdindeler. Yani sözde eleştirenle, ağzından düşürmeyip kendine cinayet bahanesi olarak bile görenin el birliğiyle içine ettiği, ölüm döşeğinde, mazlum bir erdem namuslu olmak. Burda bir durup rotayı çevireyim.

Rıdvan Dilmen hakkında Vatan Gazetesi asılsız haberler yapmıştı geçtiğimiz haftalarda hatırladınız değil mi? Bahis, şike, telefon görüşmeleri, maç satmalar vesaire... Rıdvan hem futbolun içinden geldiğinden hem de zamanında kumarda, at yarışında, şans oyunlarında büyük paralar kaybettiğinden anında bir kamuoyu oluştu. Hepimiz içimizden "yapmaz ama acaba yapmış da olabilir mi?" diye geçirdik. Haberin üstünden bir gün geçti geçmedi Rıdvan çıktı böyle birşey yok, kayıt varsa yalan, ispatlanırsa ben futbolun f sini ağzıma almayacağım, pazartesi gidip kendimi şikayet edeceğim dedi haberi yapanlara kapağı taktı hepimizin kuşkularını silip attı. TV de yaptığı 5 dakikalık bir konuşmayla temiz olduğunu anladık veya temiz çıkmazsa ne yapacağını öğrendik. Zaten kendine güvenen, suçsuz olduğunu bilen herhangi bir dünya vatandaşı da benzer bir tepki koyar hodri meydan derdi.

Dünden Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen bir görüntü çıktı ortaya ve çarşı pazar karıştı. Şöyle bir tepkilere, tepkisizliklere, haberi yapanlara, yazanlara, yorumlayanlara baktığım zaman labarotuvar gibi bir mevzu görüyorum. Dışarda durum nedir bilmiyorum da buralarda yazar çizer siyasetçi aydın(!) takımı benim diyen dansözün belini kırmazsa adam değilim. Haberi yapan gazeteden daha doğrusu gazetenin internet sitesinden başlayalım.

Kendilerini İslamcı olarak konumlandıran, bir ideale sahip olduğunu kendisi iddia eden Vakit Gazetesi'nden yayıldı görüntüler. Namus ve ahlak kavramlarını insanlığa dinlerin kazandırdığını düşünürsek, din eksenli çıkartılan bir gazetenin habercilik anlayışında her gazeteden fazla demiyorum, herhangi bir gazete kadar da demiyorum, sadece birazcık diyorum biracık ahlak ve namus kırıntısı olmasını beklemek hakkımız sanırım. Fakat o kırıntıyı bile göremiyoruz bu gurupta.

İki iddia var elimizde. İkisi de son derece hassas ve ağır konular. Birisi evli siyasi bir liderin evli milletvekilyle ilişkisi iddiası diğeri bir kesimin önde gelen isminin çocuk yaşta bir kıza cinsel istismarda bulunduğu iddiası. Deniz Baykal olayında vidyoyu yayımlamalarına bile kızmıyorum şahsen. Habercilikse haberciliktir, adamın eline geldiyse yayımlar ve iddia bal gibi de haber değeri olan bir iddiadır. Fakat sunuş biçimi ve ifadeler ne kadar namussuzca. Gerçek bile olsa yayımlandığı vakit gerçekliği belli olmayan bir görüntüyü katıksız gerçekmiş gibi piyasaya sürüyorsunuz. Aynı şey başka guruplar tarafından daha olay netleşmemişken Üzmez'e yapılınca yarıgısız infaz etmeyin diye bas bas bağırıyorsunuz. İşte namussuzluk diye buna denir. Fikri namusu olan Üzmez'e istediği savunma hakkını Baykal'a Baytok'a çok göremez. Zaten bu gazetenin insanların isimlerini lekeleyecek asparagaslara imza atmışlığı çok var.

Tam tersi tarafa bakarsak olay dramatik bir hal almış. Rıdvan olayından şu yüzden bahsettim. Kendine güvenen adam böyle bir durumda babalar gibi kendini savunur, yalanlar haberi yapanlar altında kalır ve bu olaydan kat kat güçlenerek çıkar. Deniz Baykal'ın gıkı çıkmadı tüm gün. Sonra komplo, hukuk falan birşeyler geveledi. Görüntüler kaldırıldı. Ali Kırca'nın izlediği yolu izlediler, can ciğer kuzu sarması gazeteci dostları neler yazdılar gördük ki bu durum böyle bir ilişkinin varlığı konusunda benim tüm meraklarımı giderdi şahsen. Ben artık o sorunun cevabını aramıyorum. En son vidyoda 40 yapıştırma var falan filan diye laf salatası yapıp istifa yok komplo vara olayı bağlamaya çalışıyor. Deniz Baykal'ın kalıp kalmayacağı, Güiza'nın kalıp kalmayacağı kadar bile umrumda değil inanın ki. Fakat Bülent Arınç'a komplo iddiaları varken, adamın evinin krokisi(ki Arınç'ı günahım kadar sevmem) milletin elinde dolanırken çıkıp bunlar gündemi değiştirmek için ortaya atılıyor diye bas bas bağıran Önder Sav ve diğer CHP li millet vekillerinin kör göze parmak sokarcasına bugünün konusu olmayan Baykal'a suikast iddiasını gündeme getirip bu skandalı kapatmaya çalışmaları komik ve ironik değil mi? Hani nerde kaldı fikri namus? Nerede kaldı siyasi ahlak?

Dünden beri fırsat buldukça sözlüklerde falan milletin tepkilerine bakıyorum vay adiler yalan haber yapıyor, iftira atıyor, rekor tazminat kıçlarına girecek diyerek kapıyı açıp bir yalanlama gelmeyince, ilkin ağızlardan dökülen üç-beş laftan zorlama yalanlama çıkartmaya çalışan beklenen açıklamanın bir türlü yapılmamasıyla gerilip kendince savunmalar üreten (Ben gördüm O öyle çorap giymez gibi) ve en sonunda işi "Sevişecek tabi sizi leylekler mi getirdi sanıyorsunuz?/ İki kişi arasındaki olay başkasını ilgilendirmez" e bağlamaya çalışan garip kitleyi gördüm. Bu vidyodaki kişi Tayyip Erdoğan da olsaydı aynı tepkiyi gösterirdik, komplo derdik, bizi ilgilendirmez derdik diyebiliyor musunuz? Namus bunun neresinde ?

Son olarak Deniz Baykal hala kendisinin böyle bir ilişkisi olmadığını, görüntüdeki kişilerin Baytok ve kendisi olmadığını iddia edemezken teknikten, uzmandan komplodan bahsetmesi bilgi kirliliği yaratma ve O'nu savunmak için bahane arayanlara tutunacak bir dal uzatma girişiminden başka bir halt değil. Ana muhalefet liderinin gücüyle meclise giren evli bir vekilin parti başkanıyla ilişkisi ortaya çıkıyor ve herşey çok normalmiş gibi işler yürümeye devam ediyor. Nerede kaldı iş ahlakı?

Bir de bu görüntüyü çekenler var. Ama aklıma gelen en son ihtimal bu işin arkasında AKP nin olacağı. Çünkü Baykal AKP nin rakibi değil. Laf olsun diye demiyorum gerçekten değil. CHP nin oyu % 1 e düşe AKP nin oyu % 1 bile artmaz. Haliyle Baykal ha kalmış ha gitmiş çok da umurunda olmaz onların. Zaten yerine gelecek kişi can ciğer kuzu sarması olacak değil RTE ile, CHP nin çizgisi belli. Bu çekimi yapan parti içinden birileri herhalde. Başka bir alternatif akılcı gelmiyor bana. Bu varsayıma göre de hareket edersek Baykal muhalifi bir kesim tarafından çekildi, belki kendisine zaman zaman şantaj yapıldı taviz istendi ve şimdi ayağı kaydırılmak isteniyor. Bu varsayım doğruysa düşünün ki ana muhalefet partisinde yönetim değişikliği hangi yöntemlerle yapılıyor.

İktidar tarafına bakarsak. Her ne kadar şimdilik vah vah, tüh tüh ayıp etmişler komplo kurmuşlar tarzı sözlerle Baykal'a destek havası yaratsalarda bu olay üzerinden yerel teşkilatlarda ve seçim zamanlarında nasıl acımasızca bel altı çalışacaklarını hepimiz adımız gibi biliyoruz. Hatta bu olay üzerinden omurgasız genellemelere gideceklerini de tahmin ediyorum. Kamer Genç'e yaklaşımlarını görüyoruz.

Olayı kimin açısından, ne yanından tutarsak tutalım elde kalıyor. Ülkede seküler siyasetçisinden dinci gazetesine kadar güç ve nüfuz sahibi hemen hemen tüm kurum ve kişilerin ne kadar ilkesiz, mesnetsiz, oynak ve pişkin olduğunu gözler önüne seren garip bir skandala şahit olduk vesselam. Yüzde bilmemkaçının müslüman olduğu, % 100 ünün hortumculardan, hırsız politikacılardan şikayetçi olduğu, ciddi bir kısmının ahlakı bozuyor diye TV dizilerine çattığı yurdumda namuslu insan bulma ihtimali samanlıkta iğne bulma ihtimaliyle eşdeğer olma yolunda depar atyıor.


|

Copyright © 2009 BoŞ MuHaBBeT ; Hiçbir hakkı saklı gizli değildir, ortalık malıdır