0
İlginç Zamanlarda
Eski bir Çin bedduasına göre, kötülüğü istenen kişiye "İnşallah ilginç zamanlarda yaşayasın" denilirmiş.
Bu cümleyle başlıyor kitap. İskender Pala Deniz Kuvvetleri'nde bir darbenin hemen ardında 1982 de başlayan ve yaklaşık 15 yıl sonra bir başka darbenin arefesinde 1996 nın sonlarında YAŞ'ın ihraç kararıyla son bulan askerlik hayatını, anılarını, mağduriyetlerini, kırgınlıklarını son derece samimi bir dille ve dobra dobra anlatıyor.
28 Şubat kimilerinin dili varmasa da babalar gibi bir darbe, bir dikta sürecidir. Hukukun askıya alındığı, keyfiyetin hukuk olduğu bir süreç. Ali Kalkancı, Fadime Şahin, Müslüm Gündüz gibi ısmarlama karakterlerin üzerinden psikolojik harekatların yürütüldüğü, devletin her kademesinde cadı avına çıkılır gibi müslüman avına çıkıldığı, doğrudan halkı hedef alan pis bir süreç. Haksız ithamlarla insanların damgalandığı, cüzzamlı durumuna düşürüldüğü, işlerinden/itibarlarından edildiği bir süreç...
Her darbede olduğu gibi bu darbede de dört ayak üstüne düşüp bir şekilde hasarsız kurtulan, değiştim, dönüştüm, yoğuştum, süblimleştim diyerek kendini kurtaran, haksızlığa karşı dik durmaktansa eğilip bükülüp yolunu bulan kitle Tayyip'in önderliğinde tekrar siyasi arenaya çıktı ve darbecilere duyulan büyük öfkenin üzerinden iktidara yükseldi.
O 28 Şubat'ın üstünden 13 sene geçti ve bugün o günün mağdurlarından bir kesim iktidarda. Gel gelelim ülkede roller dışında değişen pek bir şey yok. Dün "Laiklik" adına yürüyen hukuksuzluk bugün "Demokrasi" adına yürüyor. İnsanlar hiç bir mahkumiyetleri olmadığı halde yıllardır cezaevlerinde yatıyor. Son derece keyfi yapıldığı ortada olan gözaltılarla, tutanaklarla ıvır zıvırla masum oldukları sonradan ortaya çıkan vatandaşların adlarına leke sürülüyor, çamurun izi kalıyor. Saygın yazarların, çizerlerin, akademisyenlerin, gazetecilerin adı darbeyle/terörle/örgütle anılıp itibarları zedeleniyor. At izi it izine karışmış, ortalık toz duman.
Hasılı, bu 28 Şubat'ta da kayda değer bir gelişme yok, artık önümüzdeki 28 Şubat'lara bakacağız...