Nihayet
Koyun sürüsü gibi hayat süren, televizyon kanallarında Filistin'de, Irak'ta, Afganistan'daki zulümleri görünce vah vah! deyip kanal değiştiren, depremlerde herşeyini kaybetmiş insanlar için 5 ytl lik sms yollayıp vicdanını rahatlatan canlılar olarak insan olmanın o kadar ucuz olmadığını ancak Rachel Corrie gibi insanlara bakarak anlayabiliriz. Biz burada her türlü pisliğin cereyan ettiği bir coğrafyanın ve ülkenin insanları olarak ona buna iki üç okkalı küfür savurmaktan başka bir halt etmezken, yanı başımızda, okulumuzda, şehrimizde yaşanan işkencelere kılımızı kıpırdatmazken O güzel insan dünyanın öbür ucunda, Gazze'de yaşanan haksızlığa tepkisiz kalmadı. Dünyanın en zengin ülkesinde parlak kariyer ve refah içinde bir gelecek hesapları yapmak varkenbinlerce kilometre ötede masum insanların evlerini başlarına yıkan dünyanın en gözü dönmüş katillerinin emrindeki buldozerlerin önüne ölmek pahasına dağ gibi dikildi. One Minute çıkışının ne kadar sığ, Ahmet Altan vicdanının ne kadar kokuşmuş, müslümanlığı kimselere bırakmayıp diyalog peşinde koşanların ne kadar müslüman, Türkiye'de devlete karşı insan hakları allamesi kesilenlerin ne kadar insan olduğunu anlamak için bir mihenk taşı oldu bizim için.
2003 yılında can verdi bu kahraman kız. Öldürüldüğünde 23 yaşındaydı , hep 23 yaşında kalacak ve hep o haliyle hatırlanacak. Yedi yıl önce işlenen bu cinayetin davası ailesinin yedi yıllık büyük uğraşları sonunda Hayfa'da görülmeye başlandı. İsrail'in kaza deyip geşitirmeye çalıştığı cinayetten dolayı ailesi İsrail Savunma Bakanlığı'ndan 324bin dolar tazminat istiyor. Vicdan sahibi tüm "insan"ların gönlü Rachel'in ailesiyle. Davos'taki haklı tepkiyi haftalarca gündemde tutan ve savunan müslüman medyanın Corrie davasında sesinin çok cılız çıkması da manidar değil mi?