Açılın, Açılım Var
PKK nın ilk terör eylemi olan Eruh baskını 15 Ağustos 1984 de gerçekleşti. Bundan tam otuz yıl önce. Kaybedilenlerin envanterini çıkartanlar olacaktır bugün, 30bin hayat, şu kadar milyar dolar zarar vs...
Bir haftadır sabah, akşam açılım konuşuluyor. Daha ortada somut bir veri yokken bile hemen kutuplaştık gene. Birileri koşulsuz savunucu birileri ölümüne muhalefet. Türkiyede münakaşa kültürünün olmadığının müzanara kültürünün hüküm sürdüğünün ispatı gibi.
Kimseye AKP nin çözüm hamlesini koşulsuz destekleyin demiyorum. Ülkede aklı selim diyebileceğimiz insanların arasında bu çözümün zamanlamasıyla ilgili kuşkuları olanları elbette dikkate alacağız. Yapılan her hamleyi enine boyuna oturup değerlendireceğiz. Ama atılması muhtemel her adımı daha dillendirilmeye başlarken infaz etmek çok insafsızca. Otuz yıldır devam eden, can alan bir terör belası var ve bu terörü tam anlamıyla bitiremese bile marjinalleştirecek, Güney Doğu halkını devletiyle barıştıracak hamleler yapmak zorundayız.
Karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak demiş Konfüçyus. MHP ve CHP açılım hamlesine küfredeceğine alternatif çözüm girişimleri sunsun o zaman. Aydınlar, gazeteciler, sivil toplum, vatandaşlar değerlendirsin, eleştirsin ve fikir beyan etsin. Ben hiçbir şey yapmam yapan da vatan hainidir deyip çekilmek bu ülkeye yapılabilecek en büyük ihanettir. Bunu yapan partiler ve bu fikri destekleyenlerin şunu mu savunuyorlar : Devlet üzerine düşen herşeyi yapmıştır, hatasız ve eksiksizdir. Bu sebepten Kürtler'e yönelik alınacak her karar ve atılan her adım Türkiye Cumhuriyeti'nden verilen bir tavizdir.
O zaman çuvaldızı kendimize batıralım önce. Kürt diye bir şey yoktur onlar dağda yürürken kart kurt sesi çıkaran Türklerdir demedik mi? Lozan'da Kürtler azınlık değil din kardeşlerimizdir deyip de azınlık saydıklarımıza bile verdiğimiz hakları bin yıllık kardeşimiz dediğimiz Kürtler'e çok görmedik mi? Dillerini, şarkılarını, isimlerini, törelerini yıllarca yasaklamadık mı? Bölgenin fakirliğine uzun yıllar kayıtsız kalmadık mı?
Ben Kürd'üm diyene gayet de iyi niyetlerle “Türk olmak için kan bağına gerek yok ben Türkküm de yeter” , “Ne Mutlu Türk'üm Diyene” diyor Atatürk dedik de, bu insanların ben Türküm demek istemediklerini ben Kürdüm demek istediklerini bir türlü anlayamadık.
Kürt denen bir etnik gurubun varlığını devlet bu kadar geç kabul etmeseydi, Kürtçe yayın yapan kanal 2008 senesinde kurulmasaydı, binlerce genç öldükten sonra Güneydoğu'ya akıtılan milyar dolarlar zamanında düzgün yatırımlara harcansaydı, Bugün terörle iç içe olan DTP ye gösterilen tahammülün yarısı zamanında siyaset yapmak isteyen Kürtlere gösterilseydi,Diyarbakır cezaevinde insanlar sırf ben Kürdüm dediği için işkenceden geçirilmese, bir taraflarına cop sokulmasaydı dışkıları yedirilmeseydi, Asker kızıp köyleri ateşe vermeseydi,devlet birbiriyle kavgalı aşiretlerden birini korucu yapıp eline silah vererek ötekini PKK nın kucağına itmeseydi, ölü sayısı yine de 30bin olurmuydu? PKK bugün hala dağda gezebilecek 5bin adam toplayabilir miydi? Bu sorulara vicdanı rahat bir şekilde evet diyebilecek olan var mı aranızda? Bir adam aç kalırsa, evine ekmek götüremezse, iş arar bulamaz ve tüm kapılar yüzüne kapatılırsa O da muhtemelen gider hırsızlık yapar, gasp yapar ne bileyim kiralık katil olur. Hırsızlık, gasp, cinayet hiçbir zaman kabul edilemez ve her halukarda yanlıştır ama o insanı suça sürükleyen şartları yaratanlarda bu yanlışta pay ve mesuliyet sahibidir. Terör de böyledir işte. PKK teröristtir ve bugün bölünme istemediğini söylese bile zamanında ayrı devlet sevdasıyla kurulmuştur eyvallah. Dış destek almıştır, iç destek almıştır, maşadır piyondur eyvallah. Ama bunların hiçbiri devletin yanlışlarının üstünü kapatmaz. Düzgün yönetilseydik , demokratik hamleleri yapmakta bu kadar geç kalmasaydık PKK halktan bu kadar destek görmezdi.
Çözümün yolu yordamı hakkında ahkam kesmeye benim çapım yetmez ama bildiğim bir şey var ki bir gün bu sorun çözülecekse, çözümsüzlük çözümdür zihniyetindeki siyasilerin önderliğinde olmayacak bu. Batı Trakya'da, Çin'de ,Bulgaristan'da yaşayan soydaşlarımız için istediğimiz demokratik hakları Türkiye'de Kürtler'e tanımakla bir şey kaybetmeyeceğimizin bilincinde olan , ilericiliğin, medeniyetin, demokratlığın namaz kılmak yerine bale yapmak değil farklılıklardan kormamak, bizim gibi olmayanları ötekileştirmemek, onları kendimize benzetmeye çalışmamak, her topluluğu her bireyi olduğu gibi kabul etmek, herkesin kendi doğrularına saygı duymak olduğunu, bunları yapmanın da bir lütuf değil bir insanlık görevi olduğunu anlayan insanların çabalarıyla olacak.