0

Rolleri Değişin Bakayım. Şimdi Senin Hümanist Olma Sıran Tamam mı Çocuğum?

Posted by Trevanian on 06:56 in


Söz önemlidir. Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı derler, o derece önemlidir. Fakat sadece ağızdan çıkan veya kağıda dökülen kelimelerin toplamından ibaret değildir "söz". Türk Dil Kurumu bana az da olsa arka çıkıyor bu mevzuda. Şöyle ki, "Söz" kelimesinin anlamlarından birinde "Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil " yazıyor. Demem o ki söz sadece kelimelerden ibaret değildir, kimin söylediği, ne zaman söylediği, nerede söylediği, ne şartlarda söylediği de en az kelimeler kadar önemlidir. Haliyle bir söze bakarken TDK nın tabiriyle hangi düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırdı, kelam olduğunu da düşünmek lazım. Tabi kastettiğim önüne geleni şucu bucu diye fişlemek değil. Birilerine karşı peşin hükümlü olmak da değil. Sadece ve sadece ortaya konan sözleri kendimizce biraz daha detraflıca tahlil edip onu söyleten motivasyonları ve arka planı göz önünde bulundurduktan sonra kanaat sahibi olmak gerektiğinden bahsediyorum.

Bu kadar boş lafı şu yüzden ettim. Yarın Türkiye Cumhuriyeti ve Yavru Vatan Kıbrıs hümanizm ve barış cenneti olacak. Şiddet karşıtları,yılmaz insan hakları savunucuları, ezilenlerin yoldaşları mantar gibi türeyecekler. Sesleri gür ve öfkeli çıkacak. Niye? Çünkü Ahmet Türk'ün mahkeme çıkışında burnunu kırdılar. Yan yana dizdiği kelimelerde haklı gibi görünseler de büyük çoğunluğunun "söz"lerinin değeri yok gözümde. İstisnaları saygıyla kenara bırakıp öfkeli kalabalığın genelini ele alırsak karşılaştığımız manzara şu olacak. "Şiddet" ve "hayır" kelimelerinden ibaret laflar etseler de ekserisinin sözü yani "eksiksiz olarak anlatılan düşünceleri" şudur: "Bizden olana, bize uygulanan şiddete her şartta ve her koşulda hayır. Osman Baydemir galiz küfürler savursa da hayır, Emine Ayna hanımefendi katillere methiyeler düzse de hayır. Amaaaaa ... Belediye otobüsünde Serap'ı diri diri yakmak serbest, hoş olmadı ama çok büyütmemek lazım yani. Bursasporlu futbolcuları öldürmeye teşebbüs serbest çünkü onların taraftarı zamanında PKK dışarı diye bağırdı. Polis'e taş/kurşun/el bombası ve bilimum patlayıcıyla saldırmak serbest çünkü onlar egemenlerin adına çalışıyor. Diyarbakır'da şehrin ortasında bomba patlatıp üniformalıyı, sivili, şoförü, öğrencileri katletmek serbest çünkü o bağımsızlık adına verilen mücadelede yaşanan istenmeyen bir olay. Olmasa daha iyi olur da olduysa da kızmamak lazım yani."

Bugün/yarın bas bas bağıracak olanların çoğu, Osman Baydemir'in terbiyesizliğini hoşgördüler,Serap'ın katillerine gıkları çıkmadı, Bursasporlular'a "onlar da hakettiler!" dediler ya da hiç ses etmediler, bombacılara ağıtlar yaktılar, polis de insan evladı onları çocuklarınıza taşlatmayın demediler, hatta belki bazıları haince kurulmuş pusularda canlarını, kollarını, bacaklarını bırakan İstanbullu, İzmirli, Sinoplu, Konyalı, Erzurumlu gençlerin haberlerini aldıkça zafer mutluluğu duydular.

Uzun lafın kısası sadece kendi ayağına basıldığında zıpladığın sürece seni kimse ciddiye almaz. Bahsettiğim kitlenin derdi, şiddet ortamının kalkması, bombaların patlamaması, burunların kırılmaması, insan haklarının güvence altında olması değildir. Onlar hep nalıncı keseri gibi kendilerine yontrarlar. Şu an atılan o yumruğa en fazla sevinenler azılı Ahmet Türk düşmanları ve bugün ağızlarından salyalar saçarak mazlum edebiyatı yapacak olanlardır. Hatta burnu kırılacağına, kolu bacağı kopsa daha memnun olurlardı. Çünkü kendilerine düşman bellediklerine saldırmak için daha vurucu enstrümanlara sahip olurlardı. Olayları hep işlerine geldiği gibi, "Biz" dedikleri gurubun menfaatine olacak şekilde yorumlarlar bunlar. Dün ak dediklerine bugün ve yarın kara diyecekler. Kendi canları yanarken bağırıp başkalarının canlarını yakarken kendilerini haklı gösterecek gerekçeler üretecekler. O yüzden gözümde zerre kadar değerleri yok ve büyük ihtimalle açıp ne demişler diye söylediklerini okumaya bile tenezzül etmeyeceğim. Kimden geldiğine bakmadan faşizmin her türlüsüne, her şartta sesi gür çıkmayanların, söz söylemeye ve ortalığı ayağa kaldırmaya hakkı yoktur.

Yazının bu kısmına kadar olan yerini okuyup benimle her türlü mutabık olanların bir çoğu da bu yukarda bahsettiklerimin negatifleri gibidirler. Resim aynı resimdir de biri tab edilmemiştir ve o yüzden birbirinin zıddı gibi görünürler. En basitinden vakti zamanında en insanı duyguların insanları kesilenler Ahmet Türk'ün başına gelenlere mazeretler üretmeye başlarlar. O da tahrik etti derler, haketti derler, terörist olduğundan O'na ne yapsalar müstehak derler... ABD koca Irak'ı alt üst etmek için mazeret buluyor bunlar mı bulamayacak....

Ne yani adamın ağzını burnunu kırmışlar tepki göstermeyelim mi ya da sen buna karşı değil misin? diyeceksiniz. Gösterin elbette ama aynı zamanda sözünüzün eri de olun. Sadece ideolojinize hizmet eden şeylere insanlığının tutuyorsa efendi gibi bunu dile getirin ki herkes ne olduğunuzu bilsin. Bizim için şu kitlenin menfaatleri önemlidir, gerisi umrumuzda değildir deyin. Yok insanlıktan, insan haklarından, mazlumluktan, mağdurluktan, hümanizmden bahsedecek ve bu kavramlar adına konuşacaksanız o zaman kendinizden gördüğünüz kesimlerin/kişilerin yaptığı zulme de aynı şiddette, kıvırmadan, mazeret uydurmadan, samimi tepki koymanız lazım ki sizi ciddiye alalım. Mahkeme çıkışında bir insanın öldüresiye dövülmesine tepkiniz adı "Ahmet Türk" olunca siyah, "Mehmet Türk" olunca beyaz oluyorsa kusura bakmayın ama yamukluk sizdedir.

Bunca tantanadan sonra o yumruğu atan faşistlere bir çift sözüm var. Yukarda bahsettiğim iki pis güruhada dahil olmadığımdan dolayı bu sözleri söyleme hakkını kendimde buluyorum. Türkiye'deki en mal ve boşa oksijen yakan yurttaş profilinin vücuda gelmiş halidir bu ikisi. Kimin gazına geldiler bilmiyorum ama tahminim Ahmet Türk hakkında sahip oldukları tek bilgi "vatan haini!" ve kapanan DTP nin eşbaşkanı olduğudur. Belki DTP nin kapatıldığını bile bilmiyorlardır. Çünkü sözün bittiği yerde kavga başlar yani söyleyecek sözü olan adam için kavga en son seçenektir. Söz söylemek için az da olsa bilgi gerekir ki bu vatandaşlarda onun olmadığı çok açık. Şimdi bir olup vatan için adam döven bu iki hödük ve klonları muhtemeldir ki bir zaman Çarşı vs Genç Fenerliler diyerek stad çevresinde, içinde, kahvede birbirine kafa göz, satırla bıçakla dalmıştır. Hatta o ortamda aslolan Beşiktaş, Fener olduğu için DTP li kardeşleriyle birlikte dalmışlardır karşıdaki oropcu çocuklarına. O oropcu çocuğu dedikleri, kafalarına koltuk fırlattıkları adamlarla belki de aynı siyasal partide omuz omuza dava arkadaşlığı yapıyorlardır miting meydanlarında. Kartlar yeniden karılıp dağıtılır ve bu hödük sürüsü her yeni oluşan durumda dün kardeşim dediği adamın kafasını gözünü yarmak için, anasına bacısına sövmek için hırslanır durur. Bu mallığın eseridir. Akıllı adam ömrü hayatında hiç muhattap olmadığı birinin kafasına sandalye fırlatırken, burnuna yumruk atarken, kafasına taş atarken bir an için de olsa "ulan ben napıyorum?" diye düşünür. Ondan sonra en kötü yaptığı saçmalığın bilincine varıp defolup gider. Geri zekalı adam ise oluşan yeni şartlara göre linç edecek yeni adam arar. Biraz ağır oldu ama bence durum budur. Ahmet Türk'ün burnunu kıracak kadar vatansever! hassas, en asil duygunun insanları en az 1000.000 kişi toplanırsınız yakında facebookda. Çünkü kutsallarınız için yapmayacağınız yoktur. Ama bu bir milyon adamın aklına Ahmet Türk'ün burnunu kırmak yerine Kore Gazisi'ne sahip çıkmak gelmez. Adamcağız açlıktan öldü geçen yıl. Bir başka terör gazisi kan dökerek savunduğum ülkemi AİHM e şikayet etmek zorunda kalmaktan utanıyorum demek zorunda kalmazdı. Çünkü vücuduna 19 parça şarapnel saplanan insana uzuv kaybı yok diyerek gazi değilsin dediler ve ne maaş ne de iş veren oldu. Ağız burun kıracağınıza şu insanlara sahip çıksanız fena olmaz mı ?


|

0 Comments

Copyright © 2009 BoŞ MuHaBBeT ; Hiçbir hakkı saklı gizli değildir, ortalık malıdır