0

Tuzu Kuru Kaçaklar

Posted by Trevanian on 07:25 in , ,
"Tuzu Kuru Kaçaklar" Sabah Gazetesi haberi bu başlıkla vermiş hem de manşetten. Olay şu ki Etiler, Bebek, Ulus,Ortaköy ve Levent gibi pek geçim sıkıntısı olmayan vatandaşların ikamet ettiği veya mekan sahibi olduğu semtlerde bir dünya villa, ünlü iş yeri ve dernek elektriği kaçak kullanmaktaymış. Daha doğrusu BEDAŞ bu iddia ile mahkemeye başvurmuş.

Kaçak elektrik hep direğe kanca atan gecekondu sakiniyle, varoşla, yoksulla gündeme geldi bugüne kadar. Yasada da bu yüzden hakime bir esneklik tanınmış söylenene göre. Asıl mantık şu ki yokluktan kaçak kullanan insana çok düşük bir ceza verebilecek hakim ama villasına kaçak elektrik çekenin canını yakacak insiyatif kullanarak. Umarım fena mahcup(!) olurum ama banka hortumcularının, hayali ihracatçıların ve tescilli vergi kaçakçılarının ya hiç ceza almadan kurtulduğu ya da sembolik mahkumiyetler aldığı ama baklava çalan çocukların 17 sene yediği bir ülkeden bahsediyoruz. Elektriği kaçak kullanan gecekondu insanı 5 seneye mahkum olur bu villa, restoran sahiplerinin işi bir şekilde hallolur en kötü para cezasıyla yırtarlar. Neyse habere dönersek bir yerinde şöyle bir ibare var: "...Böylece kaçak elektriğin artık bir varoş problemi olmaktan çıkıp "sosyetik" bir sorun haline geldiği de anlaşıldı." Bu durumun sosyetik yanı yeni anlaşılsa da kodamanik (kelimeyi şimdi uydurdum kodaman kökünden geliyor) yönünü eskiden beri biliyoruz. Size eski bir hikaye anlatayım izniniz olursa...


Bir cinayet işlendi 2002 yılında. Şanlıurfa'da TEDAŞ çalışanı bir elektrik mühendisi Hasan Balıkçı kafasına sıkılan 3 kurşunla öldürüldü. Katil ilkin olayın namus cinayeti olduğunu iddia etti. Zaten Türkiye'de işlenen her suç ya namus ya barış ya vatan ya özgürlük ya da din içindi. Aslında kazın ayağı başkaydı tabi;

Adana TEDAŞ da çalışan Hasan Balıkçı büyük müşterilerle ilginen bir başmühendisti. Göreve başladığında gördü ki kullandığı enerjinin parasını çatır çatır ödeyen fabrikaların yanısıra türlü katakulliyle TEDAŞ'ın elektriğini çalan hırsızlar da var. Bunlarla mücadeleye başladı. Sayaçları fabrikalardan dışarıya çıkartarak üzerlerinde oynanmasını engelledi. Trafolarını değiştirdi. Tescillenen hırsızları mahkemeye verdi yeri geldi elektriklerini kesti. TEDAŞ'ın elektrik tahsilatı o geldikten1 yıl sonra % 110 civarında artmıştı tüm Adana'da. Düşünün bu adam sadece "büyük müşterilerle" yani fabrikalarla muhattap. Demek ki kaçak eletriğin çoğu varoşlara değil burjuvaya akıyordu.

Hepimizin tahmin edeceği gibi önce rüşvet teklif ettiler ve söylenenlere göre oldukça da yüklü bir para. Sonuç alamayınca ölümle tehdit ettiler. Tepesindeki müdürlerin O'nu hırsızların elektriğini keserek milli sanayiye zarar vermekle suçlaması da cabası. Sonra bugün uğruna birbirinizi yediğiniz siyasi partilerinizden birini (AKP/CHP/MHP/DYP/DSP ne boksa artık) soktu kodamanlar araya. Siyasi güçlerini kullanarak O'nu Şanlıurfa'ya 6 aylığına sürdürdüler. Tüm bunlara rağmen çizgisini değiştirmeyince birgün görev aracına zorla binen birileri kafasına 3 kurşun sıkarak canına kıydı. Davası senelerce sürdü 2 defa verilen karar bozuldu . En son tetikçiler ve azmettirici
iş adamı Zeki Akkoyun müebbet hapse mahkum edildi. Tabi bu iş en fazla kaçağa devam eden sanayiciler ve onlardan nemalanan kişiliksiz müdür, mühendis, bürokrat, siyasetçi tayfasına yaradı.

Merhum Hasan Balıkçı çok soylu ve çoğumuzun belki de istesek bile beceremeyecemiğiz tavizsiz bir duruş sergiledi. Karşılığında somut (hayattayken toplumdan saygı dahil) hiçbir şey elde edemeyeceği namuslu bir duruş. Bu duruşu belki dini inancına belki inançsızlığına belki ideolojisine belki aldığı aile terbiyesine belki bambaşka birşeye borçluydu bilemiyorum. Sebebini bir yana bırakırsak neticede namuslu ve cesur bir insan çıkıyor karşımıza. İsmet İnönü zamanında
"Bir memlekette, namuslular da , en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır" diye bir laf etmiş. Acaba diyorum haklı mıdır nedir?





|

0 Comments

Copyright © 2009 BoŞ MuHaBBeT ; Hiçbir hakkı saklı gizli değildir, ortalık malıdır