NOKTA
Okulların kapanmasının yakınladığı şu sıralar Amerikan Pastası çakması ucuz gençlik filmlerinin mantar gibi türemesi an meselesidir. Son yıllarda yerli sinemamız saçma sapan bir çizgide ilerliyor malum. Halk Türk sinemasına küsmüşken 90lardan itibaren ortaya konan şahane filmler halkı Türk sinemasıyla barıştırmıştı. Eşkiya o filmlerin sembolü gibidir çoğu insanın gözünde. Salonlarda yerli yapımlar gittikçe daha fazla yer almaya başladı hatta Hollywood filmleri ikinci plana itildi. Bu atılım ve gördüğü rağbetin suistimal edilip tüketilmeye başlanması uzun sürmedi tabi. Önce bir M. Ali Erbil istilası, peşine eskilerin esfane filmlerinin isimleri kullanılarak pazarlanan dandik filmler, amerikan filmlerinin kötü taklitleri, dizilerin filmleri, dizi karakterlerinin filmleri hatta skeçler karakterlerinin filmleri …. Salonlar bunlarla işgal edildi yerli yabancı eli ayağı düzgün filmler ancak kıyı köşe sinemalarda kendine yer bulabildi . Herkes Nuri Bilge Ceylan gibi film çeksin diyen sanat fetişisti bir tip değilim ama popüler sinemada bile olsa bir vasatı yakalayın be kardeşim. Düzgün insanların inşaa ettiği bu ortamı tüccar kafalı adamların tüketip halkı gene Türk Sinemasından nefret eder hale getirmesinden rahatsız oluyorum açıkcası.
Lafı biraz fazla geveledim bir çırpıda sadede geleyim. Ateşi yakan şahane filmlerden biri de “Tabutta Röveşata” dır kuşkusuz. Filmin senaristi ve yönetmeni Derviş Zaim. Daha sonra Filler ve Çimen’i Cenneti Beklerken’i çekti.
Son filmi Nokta hakkında yaptığı bir söyleşiye denk geldim geçenlerde. Film hakkındaki ayrıntılar bana çok ilgi çekici geldi o yüzden paylaşayım istedim. Derviş Zaim geleneksel sanatlara meraklı bir insan. Cenneti Beklerken’de minyatür sanatından faydalanmıştı. Bu filminde hat sanatından ilham almış. Bazı hattatlar. İhcam adını verdikleri bir teknik kullanırlarmış. İhcam bir defada elini hiç kaldırmadan yazma tekniği diye geçiyor. Yönetmen de bundan esinlerenek filmini kesmeden, geçişler olmadan tek planda çekilmiş gibi kurgulamış. Buna en uygun mekan olarak Tuz Gölü seçilmiş. Akıllı adamın yapacağı iş değil diyor bizzat kendisi.
Filmin adına gelince. Duyduğu bir hikayeden çok etkilenmiş ve ondan yola çıkarak Nokta adını koymuş. Hikaye şöyle:
Ortaçağda Endülüste yaşayan bir hattat eserlerinden birine nokta koymayı unutuyor ve o eseri satın alanlar çok uzak bir şehre gidiyolarlar. Hattat işini tamamlamak için zorlu bir yolculuğa çıkıyor. Sonunda eserini bulup eksik noktasını koyuyor ve geri dönüyor.
Bu filmin geleneksel sanatlarımızdan beslenen üçlemenin ikinci filmi olduğunu da öğrendik. Cenneti beklerken’de Minyatür Sanatı vardı, Nokta’da Hat Sanatı var üçüncüsü de Gölge üzerine olacakmış.
Nokta bugün vizyona girdi. Nerelerde gösterilir bilmiyorum ama izlenmeyi hakeden bir film havası yarattı bende.