2

Mantığı Ters yüz Edip Faşizmi Aklamak

Posted by Trevanian on 07:00



Şu iki gündür en fazla rastladığım durumun özetidir yanılsamalarla, akıl oyunlarıyla, mantık hatalarıyla gün gibi ortada olan, tartışılacak bir yanı olmayan faşizmi aklamak ya da kınanmasını minimize etmek durumu.

Marksist ideoloji ve takipçileri tarihe toplumların sınıf savaşı gözüyle bakıyor. İranlı aydın Ali Şeriati sosyolog altyapısının da tesiriyle bir Hak- Batıl diyalektiği perspektifine sahip. Bu bakış açıları mücadeleler arasında doğru- yanlış tasnifi yapar bir bakıma ve bu tasnifte safını belirler. Sosyal bilimler ve tarih bilimi açısından bu iki yaklaşımın ne kadar sağlıklı ve kapsamlı bir bakış açısına sahip olduğu tartırtışılabilir ama tarihin bir döneminde bazı olaylara, durumlara en sağlıklı açıklamaları da bu yaklaşımların getirdiğide açıktır.


İçinde bulunduğumuz dönemin ve olaylarında hak/ haklı/ üreten/ mazlum ile Batıl/ haksız / çalan/ zalim mücadelesi bakış açısıyla gayet sağlıklı sonuçlar ortaya koyduğuna inanıyorum. Çizgi net midir? Belki değildir ama siyahla beyazın ne kadar ayrıştığı ve gri bölgenin ne kadar daraldığı ortadadır.

Ben Marksist, devrimci, komünist değilim. Fakat hangi görüşte olursak olalım şunu kabul etmeliyiz ki Filistin davası ve Türkiye ilişkilerine şöyle bir göz attığımızda resmi söylem ve toplum olarak biz genel olarak Filistin'e "Bizi satan Araplar" vizyonuyla bakarken Türkiye'deki sol ve devrimci fraksiyonlar zulme karşı çıkmak, sömürgeciliğe karşı direnmek gibi son derece soylu motivasyonlarla gidip El-Fetih saflarına katılmış, o zamanlarda zorbalıkta bugünden pek farklı olmayan İsrail'e karşı silahlı mücadele vermiş hatta bir kısmı hayatlarını kaybetmişlerdir. Türk Solu'nun simge ismi olan Deniz Gezmiş'in de İsrail'e karşı verdiği mücadeleyi gururla anlatmayan, rahatsız olan bir solcu ben görmedim daha.




Bu gençler Filistin'e giderken birçok şeyin hesabını yapmışlardır kuşkusuz ama temel motivasyonun ezilen – ezen arasındaki mücadeleye kayıtsız kalmamak ve ezilenden yana saf tutmaktır. Öyle ucuz hamleler de değil kınama, kermeste börek satma, sağda solda ahkam kesme gibi. Bizzat silahı alıp kafa tutmuşlar işgalciye.

Türkiye'yi bırakalım bir tarafa, dünyada safınızı zorbalığın karşısında tutan insanlar için bir sembol haline geldi Filistin. Edward Said çocuklarla birlikte taşladı İsrail tanklarını. Çok değil daha dün Noam Chomsky Filistin'deki Birzeit Üniversitesi'ne ders vermek için giderken İsrail tarafından engellendi, Lübnan'a döndü misal. Zaman değişti. Sovyetler dağıldı. Türk solu önce örselendi sonra 12 Eylül oldu veTürkiye'de sol diye birşey bırakmadılar ki bugün Filistinle ilgilensin. ( Bana CHP % 25 demeyin cevap bile vermem )

Zaman her şeyi değiştirdi İsrail'in barbarlığı dışında. İsrail hala sivil,asker, kadın, erkek, yaşlı, genç demeden zerre kadar menfaati için onlarca cana kıymaktan çekinmiyordu. İşte dünya'nın sahipsiz ve soykırıma mahkum bıraktığı bu halka kaşrı müslüman Türk halkında bir duyarlılık yükseldi. Bazılarının bunu anlamasını beklemiyorum onlar kıt beyinleriyle ezberlerini sayıklamaya devam edeceklerdir kim ne kadar anlatırsa anlatsın. Fakat Türk milleti ve Anadolu insanının büyük çoğunluğu Osmanlı'yı reddetmez. Tarihin seyrinde gurur duyduğu ve ömrünü doldurup yerini Türkiye Cumhuriyet'ine bırakan soylu bir mazi gibi görür onu. Bugün gidin Anadolu'nun çok ilinde ilçesinde Mehter Takımları görürsünüz esnaftan kurulmuş. Bu bakış açısı dini bir izdüşümü de vardır elbet. Her ne kadar Cuma'dan Cuma'ya namaz kılsa da "İnananlar kardeştir" vizyonu az veya çok, baskın veya arka planda bir şekilde kafasının bir köşesinde yer etmiştir. Hilafet gelsin istemez ama bilmem kaç sene Hilafet'i taşımış bir neslin evladı olduğunu söyler hep böbürlenmek için. Yani hep bir miktarda sahiplenir İslam dünyasını. Bu da çok doğaldır bence. Bin yıllık bir geçmişin tesirlerinin bir toplum üzerinde devam etmesi normaldir. Zaten devam etsindir de. İşte bu Osmanlı üzerinden kendine sorumluluk payesi biçen bakış açısıyla zamanında kendine yamuk yaptığını düşündüğü kardeşini (ki bu bakışın saçmalığını ve yanlışlığını savunan birisiyim ben) büyüklük edip affetmiş ve herşeye rağmen mazlum Filistinli kardeşine el uzatma ihtiyacı hissetmiştir. Bu her ne kadar içinde bir miktar kibir taşısa da büyük ölçüde asil bir davranıştır.

Şimdi başımızı kaldırıp dünyaya göz attığımızda bize dayatılan; evet devletler, STK lar, siyasi kurumlar, basın, televizyon, ıvır zıvır aracılığıyla bize dayatılan bir iyiler ve kötüler sınıfı var. Şunlar hep kötü değil mi :

İran ve Ahmedinejad

Venezuella ve Chavez


Afganistan ve Taliban


Hizbullah ve Nasrallah


Libya ve Kaddafi
Kuzey Kore Çin hatta bizde bir miktar sempati olsa da Küba

Bu ülkelerin ve liderlerin kötülüğünü tartışmıyoruz bile genel olarak. Hepsinin gudubetliğini haykıran bilgi bombardımanına tutuluyoruz hergün. Karalama için en makbul aygıt ise (Irak'a kadar öyleydi en azından bilmem bundan sonra ne kadar iş görür ama) Demokrasi.

Hiç ideolojik tartışmalarına ve demokrasinin yeterliliğine girmiyorum. Batı'nın standartlarını baz alarak soruyorum; Venezuella Petrol'ünü ülkesini ABD'ye peşkeş çekmedi ve Chavez'e oy verdi diye kötü oluyor. Seçim yapıyor, devlet başkanına CIA suikast girişiminde bulunuyor ama kötü olan O oluyor. Ürdün'ü yöneten adama kurulduğu günden beri Kral deniyor, ölünce yerine oğlu falan geçiyor ama hiç kötülerin arasında adı anılmıyor. Kimse onlara demokrasi götürelim demiyor. Keza Suud-i Arabistan. Sempatik çalışmayan ama petrol zengini haylaz arap ülkeleri işte... İmaj bu.



Ben 8-10 yaşlarındayım, deli zamanlarımız tabi o zaman Van Damme, Bruce Lee filmlerini filan pek seviyoruz arkadaşlarla. Fakir Rocky'nin dağda bayırda kütükle vücut çalışıp, mahalleli ve esnafının moral desteğiyle kaldırımda depar atıp bankların üzerinden zıplayarak dövüşe hazırlanırken zalım Rus İvan Dragon'un son teknoloji spor aletleri ve sınırsız bütçeyle çalışmasına rağmen son raundda Raki'den dayak yediği zamanlar işte. Ağzımız açık izlediğimiz başka bir seri var o zaman Rambo. Zalım Ruslar'a karşı Afgan Milisler'le bir olup maceradan maceraya koşuyordu kerata. O zaman bu sakallı Taliban iyi taraftaydı misal. Romba çocuklarla ahbaplık falan kurardı. Kimse Ruslar onları ilerletmeye medenileştirmeye gitti oraya demiyordu. Neticede Rus işgalinden evini koruyan Müslümanlar idi bunlar bize gösterdiklerine göre. Adamlar bugün neyse o zaman da oymuşlar da, nedense iyilerden kötülere geçtiler terörist ilan edildiler bugün.

Ekonomi uzmanlarımız üniversitelerde ders veren televizyonlardan inmeyen profesörlerimiz var. Biri Gümrük birliği bizi perişan etti dese hemen makinalı tüfek gibi başlıyorlar. "Serbest Piyasa, ürettiğinden ucuza alıyorsan üretmenin ne anlamı var, rekabet kaliteyi getirdi, yerli sanayici bizi kazıklıyordu gümrük kalktı rekabet geldi fiyatlar düştü" vs vs vs...... Böyle gider bu liste sabaha kadar savunurlar. Kötü pahalı yerli malı /iyi ucuz ithal mal sonucu çıkar burdan ve sonuna kadar rekabet dayanamayan batsın denir. Sonra bir Çin çıktı. Adamlar işçisini hayatta kalacak kadar önemseyip, patent telif tanımayıp ucuza, ucuzda laf mı zararına satıyor. Aynı otoritele bu sefer Çin Tehtidi'nden bahestmeye başladı. Yerli sanayi zarar görüyor dediler. Şaşırdım. Hani ulan iyi birşeydi bu, gümrükler kalksındı da malı ucuza alaydık da rekabetti de .... Sonra haksız rekabet Çin'de işgüçü ucuz, kota konsun, gümrük konsun falan demeye başladılar. Oğlum ötekilerle her konuda haklı rekabet vardı da bi tek Çin'in işgücü ile mi haksız rekabet var? Çözemedim. Çin üretip satınca kötü, Batı satınca iyiyidi. Rekabet piyasa, globalleşme küreselleşme falan filandı.


Kuzey Kore ben kendimi bildim bileli kimsenin tavuğuna kış dediğini duymadım kapalı ve totaliter bir rejim ve Nükleer güç. ABD ve Batı dünyasına göre şer üçgeninin bir parçaşı. Başkanının adını bile bilmediğim bir ülkenin kötü olduğunu izlenimine sahibim. Ama Orta Doğu'da kurulduğu günden beri terör estiren ve Hitler'in yaptığı psikopatlığı gücü ve ihtiyacı olduğu zaman rahatlıkla yapabileceğini binlerce kez ispatlamış bir ülkenin İsrail'in dünyada nükleer karşıtı mekanizmaları kurulduktan sonra onları tınlamayıp atom bombası üretmesine kimse gıkını çıkarmıyor. İran'a herkes dayılanıyor, İran nükleer silah istedi diye dünya ayağa kalkıyor ama İsrail'e kimse gıkını bile çıkarmıyor. İran, Kore kötü İsrail iyi biraz haşarı işte haylaz.

Örnekleri çeşitlendirmek mümkündür uzar gider bu liste. Şu durumun tartışılacak bir yanı yok ki taraflı ve yanlı bir kritere göre bile namusluca yapılmıyor iyi-kötü tasnifi. Ben onların kriterlerini bile kabul etmezken kendi kriterleriyle bile çelişiyorlar. Başa dönersem hukukun gücü değil güçlünün hukuku var. Ve bugün güçlü olan ABD ,İsrail ve İngiltere gibi başkalarının kanını emerek halkını rahat yaşatan ülkeler ve onların küresel uzuvları. Bunların hukuka göre değil menfaatlerine göre söylem ve propaganda ürettikleri milyonlarca kez ispatlandı. Mustafa İslamoğlu Türkiye'de sistem eleştirisi yaparken şöyle bir laf etmiş 28 Şubat zamanında "Kedi yavrusunu yemeyi kafasına koyduğu zaman onu fareye benzetirmiş. Sistem de birini yemeyi kafasına koyduğu zaman onu başka bir şeye benzetiyor. Kedi diye yemiyor da komünist diyor öyle yiyor, şeriatçı diyor öyle yiyor, faşist diyor öyle yiyor kürtçü diyor öyle yiyor" Dünyada bugün olanda budur. ABD de simgeleşen sömürgeci güçler sadece ve sadece "biz" dediklerinin mefaatleri için birini yemeyi kafalarına koydukları zaman biz burayı tarumar edip kendi cebimizi dolduracağız demiyor. Orayı başka birşeye benzetiyor. Kedi diye yemiyor da Terörist ilan ediyor öyle yiyor, demokrasi getireceğim deyip antidemokratik ilan ediyor öyle yiyor, gizli gizli nükleer silah üretiyor diyor öyle yiyor. Bunu büyük ve küçük ölçekde onlarca yıldır onlarca kez yaptılar ve hala yapmaya devam ediyorlar.

İşte yukarda bahsettiğim tüm durumlarının küçük bir laboratuvarı gibiydi Rotamız Gazze Yükümüz İnsani Yardım filosu. Şimdi gelin olayı adım adım ele alalım. Ben en baştan safımı tutuyorum. Taraf olmak adaletsiz olmak değildir. Aksine vicdanı ve adaletli insanlar zalim ile mazlum arasında tarafsız şekilde ortada durmayıp mazluma güçsüze arka çıkar. Tıpkı zamanında Deniz Gezmişler'in El-Fetih'e katıldığı, tıpkı Gandhi'nin İngilizler'in karşısına dikildiği, Tıpkı Mustafa Kemal'in yüksek ihtimal Osmanlı'ya gelecek olan İngiliz mandasında kendine iyi bir pozisyon kapma mücadelesine girmek yerine neredeyse imkansız ve sonu ölüm olarak öngörülen milletini sömürgeden kurtarma mücedelesini seçtiği gibi. Bugün Orta Doğu'ya baktığım zaman Hak/ haklı / mazlum taraf olarak Filistin'i, Batıl/ haksız / çalan/ zalim ve güçlü olarak İsrail rejimini görüyorum. Bunu bir kere cebimize koyalım.

Faşizmi aklama ya da faşizme tepkiyi minimize etme olayı burada ilk hamlelerini yapmaya başlıyor.


Hemen bu sorgulanmaya başlanıyor.

Niye Ortadoğu'da mazlumdan yana oluyorsun?

Din kardeşin diye değil mi? Ben seni bilmez miyim Onlar ateist olsa kılın kıpırdamaz pislik seni.

veya

El -Fetih solcu diye değil mi? Ben seni bilmez miyim Onlar liberal demokrat olsa kılın kıpırdamaz gominis seni.

Yani diyor ki Ortadoğu'da mazlumdan yana olma çünkü tüm dünyadaki tüm zulmlere tepki göstermedin.

Güzel kardeşim adam kötü birşey yapmamış, nötr bile olmamış, iyi birşey yapmış. Mazlumdan yana olmuş. Sen diyorsun ki dünyanın her yerine yetişemiyorsan buraya da yetişme. Dünyanın her yerine yetişemeyenler dışında kimse tepki göstermesin yani böyle bir kitle olmadığı için direk kimse tepki göstermesin. Özetle Zalim mazlumu tepelerken sesinizi çıkarmayın diyorsun. Bu neye benziyor biliyor musunuz sizin öz kardeşiniz aç kalmış sefil olmuş. Halini görüp üzülüyor yardım ediyorsunuz. Hemen yemek veriyor, para veriyor, canına kastedenden O'nu kurtarmaya çalışıyorsunuz. Adamın biri çıkıyor "sanki tek aç sefil, peşindeki katiller koşan insan senin kardeşin, dünyada o kadar aç sefil insan var onlara yardım ediyor musun adi" diyor sanki kötü birşey yapmışsınız gibi. Gel bak senin kardeşinin başına bu geldi halden anlarsın şurada başka aç var beraber yardım edelim demiyor. Tek derdi sen de kardeşine yardım etme.

Hileli mantığının içinde de sanki haklıymışsın gibi bir hava yaratmışsın hepsi bu. Ne zaman haklı olursun biliyor musun? Dersin ki Ey Türkiye'de İsrail zulmünde seferber olan müslümanlar, dünyanın şu yerinde de Yahudiler'e zulmediyorlar iki yüzlü olmayın hadi hep beraber el uzatalım. O zaman haklısın derim. Ama senin söylemin kimse birşey yapmasın, kimse faşisti rahatsız etmesin istiyor. Faşizme karşı tepkiyi büyütmeyi değil, tepkide eşitliği sağlayamadığı için tepkisizlikte eşitliği sağlamayı hedefleyen çarpık bir kafa yapısı. Faşisti değil mazluma el uzatanı hedef alıyor. Yani sanki Faşizme zulme değişik motivasyonlarla karşı duran insanlar da yanlış birşey yapıyormuş gibi bir hava oluşturuyor. Faşizmi aklıyor, en azından tepkilerin yönünü değiştiriyor. Halbuki ortada yanlış hiçbir şey yok. İnsanların kendilerine yakın gördüklerine iyilik yapması kadar iyi ve doğal bir şey yoktur. Hedef bunun sadece yakınlarımızla sınırlı kalmasını engelleyip tüm insanlığa yaymaktır.


Bu çarpık anlayışta Filistinlilerin soyu kırılırken kılını kıpırdatmamak normal. Ben kimseyi iplemiyorum abi olay Gazze değil Kütahyayı haritadan silseler onuda sallamam o kadar yani dersen normalsin , eşitsin ya herkese. Ama ben dünyadaki her haksızlığa bu kadar duyarlı değilim ama bunlar din kardeşim/ bunlar ideoloji olarak bana yakın insanlar bari bunlara el uzatayım dersen kılıçlarını çekip üstüne üstüne geliyorlar. Düşünün bakalım siz kime hizmet ediyorsunuz ?


Devam edelim analize, birileri zulüm gören başka birilerine yardım ediyor. İyilik ediyor, yemek götürüyor, ilaç götürüyor. Siz o birilerine bu hareketlerinden dolayı minnet duyacağımıza onların normalde nasıl insanlar olduğunu sorguluyorsunuz. Aslında ne oluyor biliyormusunuz? Kedi gene yavrusunu yemeye karar veriyor alet oluyorsunuz.




İsrail'in haksız hukuksuz ve vicdansızca yürüttüğü ablukaya sessiz kalmayıp muhtaç insanlara yardım götürmek üzere bir organizasyon yapılıyor. İsrail bu organizsayonu yemeyi kafasına koymuştu. Kesinlikle koymuştu. Şimdi sıra onu birşeylere benzetme sırasıydı.Onlar, Naziler'in kendilerince haklı bahanelerle Yahudileri Getto'lara ve toplama kamplarına hapsedip dış dünyayla bağlantılarını kestiği Gazze'yi, bir Getto'ya bir Auschwitz'e çevirirken, evet müslümanların önderliğini yaptığı bir gurup insan buna tepkisiz kalmadı ve bu ablukayı kırmaya çalıştı. Yokedilmeliydiler. Tipik İsrail iftira furyası başladı. İsrail propagandasına yardım edecek zerre kadar malzemeyi alıp çarpıtıp "Amaç İnsani Yardım Değil" yalanını çıkarttılar. Çünkü onlar Hamas'ı, silahlıyı bombalıyı harcar. Nasır'ın uçaklarını havaya kalkmadan yok ettiler, silahtan korkmazlar. Onlar barıştan korkar. Tartışmaya açık olmayan iki hususu belirtelim çünkü Faşist propagandaya hizmet edenler tüm fikirlerini buradan temellendiriyor.

1 yalan : Gazze'ye şu kadar ton yardım ettik orada insanların hiçbir ihtiyacı yok ortalık güllük gülistanlık.

Hassiktir diyorum Osman Baydemir gibi elimi sallayarak. Bu yalanın kuyruklusudur. Hem uluslararası gözlemcilerin raporlarından hem de telefon şu bu aracılığıyla Gazze'deki insanlarla irtibat halinde olanlardan rahatlıkla öğrenilebilir ki Gazze'nin acil gıdaya, ilaca, tıbbi malzemeye ihtiyacı vardır. Bu tartışma götürmez bir gerçektir.


2 yalan
: O zaman verin biz iletelim yardımları. Bu güne kadar insani yardıma engel olmadık. İlla ben götürcem diyorsan niyetin başka.


Hassiktir diyorum Osman Baydemir gibi elimi sallayarak. Bu da yalanın kuyruklusudur. Kapıyı verin biz götürelimden açıyorlar. Ama yardımları zaten zamanında iletmedikleri gibi, canlarının istediği gıdayı, ilacı, cihazı paşa gönüllerinin istediği gibi çıkartıp kalanları da paşa gönüllerinin istediği zaman ve şekilde gönderirlerse gönderiyorlar.

Be hey Faşist dostları, safınızı faşistlerden değilde mazlumlardan yana tutsaydınız sorduğunuz sorular şunlar olurdu?


İsrail kendi toprağı olmayan işgal ettiği ve hatta işgali bile bitirdiğini ilan ettiği Gazze'ye giden bir insani gemi Filistin'in egemenlik alanı olan karasularından geçerek Gazze limanına insani yardım götürmek için neden İsrail'i ikna etmek zorunda olsun? Bunun nasıl hukukta yeri olur? İnsanlar neden Filistinlileri hayatta tutmak için İsrail'in gönlünü yapmak mecburiyetinde olsunlar? Bunu yapmayan İsrail'in haksız ve faşist direktiflerine boyun eğmeyen insanlar neden art niyetli ilan edilsinler? Bunları soramazsınız çünkü siz güce taparsınız ve o güç bugün İsrail'de.

İçinde varlıklarını yağmalama hayali kurduğunuz insanların yaşadığı ve size ait olmayan bir toprağı çevirmişsiniz. İçerdekileri ölüme mahkum etmişsiniz. Yaptığınız her şey hukuksuz. Birileri bu insanlara bir yudum su götürmek istiyor. Bize ver biz istersek veririz onlara birşeyi eksik değil oların diyorsunuz. Sizi dinlemeyip kendileri vermek istedi diye yardımseverleri de öldürüyorsunuz. Olay 1940 larda yaşandı desem burası Nazi Kampı derdiniz. 2010'da biz buraya Gazze diyoruz. Ve siz utanmadan ablukayı delmeyi hukuksuzluk provokasyon olarak tanımlıyor Nazileri provoket etmek gibi garip bir gerekçe yaratıyorsunuz.

Somali'de korsanlar var duyuyoruz. Adamlar Aden Körfezi'ni bildiğin kontrol ediyor ve haksız ama güçlüler. Kendilerince yaptıkları işe meşruyette kazandırmışlar ve geçen gemilere müdahele hakları olduklarını iddia ediyorlar. Sizin yaptığınız neye benziyor biliyor musunuz korsanlara direnen onların direktiflerine uymayan gemilere "sizin niyetiniz yük taşımak olsa adamın istediği parayı verir, lafını dinler yükünü taşırsın. Sen onlar gemiye çıkarken direnerek ve gemiyi sefer yapmadan 2-3 ay rehin halde yatırarak gerçek niyetini belli ediyorsun. Senin niyetin korsanları provoke etmek" demeye benziyor.

Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım gemileri İsrail'in haksız yere uyguladığı ablukayı DELMEK ve Filistinliler'in HAKKI olan İsrail'in LÜTFU OLMAYAN yardımları oraya götürmek için çıktı. Böyle insani bir organizasyonu yemeyi elbette İsrail kafaya koymuştu. Terörsite benzetecekler, iftira atacaklardı. Ama hukuksuz faşist nazi usulü ablukayı kırmak isteyenler Siyonazilere koz vermemek için herşeyi yaptılar.


Gemi silah taşıyor deyip yemek isteyeceklerdi. Bu kapı kapandı. Gemi de sadece ve sadece İnsani Yardım yükü olduğu dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli gözlemcilerle ortaya kondu.

Gemidekiler silahlı milisler, teröristler diyeceklerdi. Gemide kimse yanına silah almadı. Hatta gelenlere yanınıza tırnak bıçağı bile almayın dendi. İsrail sıkışmıştı. Çünkü o gider çoluk çocuk öldürür sonra kendimi savundum der birkaç cılız ses yapmayaydın daha iyiydi diye mırıldanır olay kapanırdı.

Gemiden 24 saat yayın yapılıyor ve kimseye saldırma gibi bir hazırlık ve niyetleri olmadığı gemideki yükü boşaltıp dönmek istedikleri cümle aleme yayınlanıyordu.


İsrail bir şekilde öldürmeli ve aynı zamanda kendini savunmuş olmalıydı çünkü bi bildiği buydu. Önce bozucularla ve daha gemiye asker idirmeden botlardan ateş açarak evet Mavi Marmara'ya asker indirmeden önce ateş açarak yayın bitirilmiş, İsrail komandoları ellerinde fotoğraflı listelerle hedeflerine kilitlenmiş kendilerine meyve bıçağı ve 23 nisanda falan sallanan bayrakların sopalarıyla karşılık veren yaş ortalaması 40, kilo ortalaması 80 civarı olan yaşlı hantal insanları katletmiş ve bunu kendini savunurken yaptığın iddia etmiştir. Nasıl mı?


Bu yaşlı göbekli amcalar onlara barış getiren dünyanın en profesyonel katilleri olan İsraill komandolarının birinin tüfeğini (Tüfek askerin namusudur) askerden almayı başarmış onlara ateş açmış o gariplerde karşılık vermek zorunda kalmışlar kendilerini korumuşlardı. Benden buna inanmamı istiyorlar. Olayların uluslararası sularda gerçekleştiğinden hiç bahsetmiyorum.

Evde 2 kişiyiz, eve silahlı hırsız girse 1 su tabancası ve 7-8 tane çeşitli ebatta bıçakla karşı koyma şansım var. 600 kişinin olduğu gemiden yarısı meyve bıçağı olmak üzere 20 civarı bıçak ve sopa çıkmış. Bunların hesabına göre biri gelip evimde beni öldürse aynı zamanda büyük suçlu çıkıyorum iyi mi ? 1 silah (Su tabancası ama oldukça tazyikli 10 metre civarı basıyo can yakar yani) ve kişi başı 4 , evet 1-2 değil 4 bıçakla hırsıza saldırmışım garip de kendini korumuş. Hatta ben şu an suç unsurunu sağlamış durumdayım sadece birinin gelip beni öldürmesini bekliyorum galiba. Yol göstermek gibi olmasında beni öldürseniz karlı çıkma ihtimaliniz bile var aklınızda bulunsun. Heveslenmeyin evim açık sularda değil. Neyse
İsrail'in yaptığı bu zorbalık ve katliam karşısında Faşizm aklayıcılarının tavırlarına bakalım.

İHH Hamas'la El- Kaide ile alakalıymış madem amaç yardım neden Kızılhaç'la göndermiyormuş , Provokasyonmuş amaç provakasyon....


Arkadaşım, Hamas Filistin'in seçimle gelmiş meşru hükümetidir bu bir. IHH nın Hamas'la ilişkisi Türkiye'nin ve hatta İsrail'in Hamas'la ilişkisinden daha fazla olması ihtimal dahilinde değildir bu iki. Herşeyi geçtim Hamas İsrail ordusundan daha vahşi, daha katil, daha terörist değildir bu üç. El Kaide bağlantısı İsrail uydurmasıdır. Varsayalım ki olsun ulan. Bak geçtim Hamas'ı diyorum ki George W. Bush, Usame Bin Ladin, 5 tane seri katil, 3 tane hayali ihracatçı, 8 tane asker kaçağı toplanıp hayatmızda bir kerede iyi bişey yapalım deyip Gazze'ye ilaç, gıda, oyuncak götürsünler. Eeeeeeeeeeeeeeeee? Ne var bunda? Adamlar yardımı bırakır, sonra gemiye çıkar suçluları paketler hapse yollar, asker kaçaklarını TSK ya telim edersin olur biter. Yüke bok atamıyorsunuz, gemiye bok atamıyorsunuz, yolculara bok atamıyorsunuz, ne idiğü belirsiz dekikodularla organizatörleri TERÖRİST ilan edip ne olup olmadığı şempanze kadar zekaya sahip bir canlının anlayabileceği bir Yardım Organizasyonu'nu provakasyon diye fişliyorsun. Faşistin katliamına dikkatleri çekeceğine mazluma nerden çakarım onun peşinde koşuyorsun. Olay bundan ibarettir.

Mesela hiç duydunuz mu bu faşizm aklayıcılarından İsrail provakatördür, adamlar bizde silah yok dedi ve ispatladı İsrail iyi niyetli olsa gemiye çıkar öve öve bitiremediği teknolojisiyle gemilerde yükleri inceler silah olmadığına kanaat getirirse devam etmelerine izin verirdi diyen ? En azından hakkı olmadığı halde gemiyi aramakla yetinerek Faşizmini hafifletmiş olur diyen? Demezler

Gün katil/ batıl/ zalim/ zorba ile hak/ haklı/ mazlum arasında tercih yapma günüdür. Zorbaların zulmüne ses yükseltecekleri yerde mazlumların gemisine, rotasına, limanına, dinine, imanına kulp takarak Faşizmin aklanmasına yardım edenler de Faşistlerde saf tutmuş olurlar. Ezilene mağdura vicdansızca yüklenip araya da "İsrail'in yaptığı kötü tabi, onaylamıyorum da, başka türlü yapabilirlerdi de" lafları sıkıştırmanız sizin safınızı değiştirmez.

|

2 Comments


Yazar cok tesekkurler...

Selamlar Senay


Rica ederim.. Aleykümselam

Copyright © 2009 BoŞ MuHaBBeT ; Hiçbir hakkı saklı gizli değildir, ortalık malıdır