Posted by
Trevanian
on
00:29
in
Çanakkale Zaferi
Bugün 18 Mart… Tarihimizin en anlamlı zaferlerinden Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıl dönümü. Devletin en tepesinden sokaktaki insana kadar herkesin benimsediği, özümsediği ender günlerdendir bugün.
Yalnız 18 Mart 1918 de Deniz Zaferi’yle savaş sona ermez aksine yüzbinlerce can alan kanlı KARA savaşları başlar bu tarihte. En kanlı çatışmalar Anafartalar’da, Kanlısırt’ta,Ertuğrul Koyu’nda, Settül Bahir’de, Arıburnu’nda, Conk Bayırı’nda meydana gelmiştir. Bugün hala anlatılan Türk- Anzak askerleri arasındaki ilişkiler hikayeler, birbirine 3-5 metre uzaklıktaki siperler, tarihin akışını değiştiren taktik hamleler, 57. Alay kısaca Çanakkale Savaşı denince aklımıza gelen çoğu şey Kara Savaşları’na aittir aslında.
Buradan bambaşka bir konuya atlamak istiyorum. Çanakkale Zaferi Türkiye, İslam coğrafası, Rusya ve Dünya tarihi açısından çok büyük öneme sahip. Şimdi Vietnam’da savaş kaybeden ABD de en kalitelisinden en kalitesizine kadar onlarca belki yüz civarı film ve belgesel var. Şöyle bir baktığımda Çanakkale hakkında çok az film var ve bunlar da genelde çok profesyonel işler değil. Edebi yönden biraz daha iyi durumdayız. Çanakkale’yi ele alan çok sayıda kitap var ama bunların da bir çoğu aynı konular etrafında dönüp duruyor. Yani yazılı olarak da enine boyuna ele almamışız.
En cahilinden en okumuşuna kadar tembel bir toplumuz. Attık mı mangalda kül bırakmıyoruz. Ama akademisyenlerimiz, tarihçilerimiz, sinemacılarımız tembel, politikacılarımız sorumsuz ve bilgisiz.
Şimdi Hollywood’un dandik Vietnam filmleri tadında “biz şöyle acayip savaştık , İngilizleri şöyle perişan ettik, süperiz lan biz” tarzı filmler çekilsin demiyorum tabi ki. Ama ortada 400bin civarı insanın hayatını kaybettiği büyük bir savaş var. Bu savaşın askeri, psikolojik , sosyolojik yönleri var. Bir milletin onur mücadelesi ve hemen hemen yetişmiş tüm beyinlerini yedek subay olarak kaybetmesi var. Bizim bu savaşı askerlerin günlüklerinden, mektuplarından başlayıp komutanların hamlelerine, spikolojilerine kadar her yönden didik didik etmemiz herşeyini kurcalamamız lazım. Onlarca roman yazılmış, onlarca film ve belgesel çekilmiş olması lazım.
Bir diğer husus şehitliklerimiz ve anıtlar. Birçoğunu sanırım İngilizler ve Anzaklar gelip kayıplarının anılarına anıtlar ve şehitlikler yapınca utancımızdan yapmışız. Ne bileyim Anzaklar’ın hiçbir zaman ulaşamadığı conk bayırının zirvesinde tam ortada Anzak Anıtı var. Biz de bir tane yapalım demişiz galiba ve yanına yamaçda emanet gibi duran bir Atatürk Anıtı koyulmuş sonradan.
Bugün Gelibolu’nun simgesi haline gelen Çanakkale Şehitler Anıtı’nın yapımı defalarca para olmadığı için durdurulmuş ve Milliyet’in organize ettiği bir bağış kampanyasıyla toplanan paralarla bitirilmiş.
Yaptığımız anıtların şehitliklerin bile altında İngiliz ve Anzaklar’dan eksik kalmamak var. Yoksa Şehitlere ve orda çarpışan gazilere hürmetten, saygıdan, minnetten kaynaklanmıyor çoğu. Onlar yapmasaydı biz de çoğunu yapmazdık gibi geliyor.
Son olarak Mehmet Akif’in en az Bedir’de şehit olan sahabeler kadar şanlı gördüğü Çanakkale Şehitleri’nin ruhu şad olsun diyorum.
|
Copyright © 2009 BoŞ MuHaBBeT ; Hiçbir hakkı saklı gizli değildir, ortalık malıdır