tag:blogger.com,1999:blog-3084275077992906324.post1696953719016986342..comments2020-12-05T00:48:39.608+03:00Comments on BoŞ MuHaBBeT: Köylük Yerde Uzun Saçla Bitlencen mi a Deyyus?Trevanianhttp://www.blogger.com/profile/07830892415682171222noreply@blogger.comBlogger4125tag:blogger.com,1999:blog-3084275077992906324.post-28617112302172228602009-12-13T15:15:12.698+02:002009-12-13T15:15:12.698+02:00Bir "köyün delisi" daha gitti. Allah rah...Bir "köyün delisi" daha gitti. Allah rahmet eylesin... Karpuz kabuğundan gemiler kaptansız kaldı. Nev-i şahsına münhasır bir adamdı Ahmet Uluçay. Kendisiydi. Kendi sinemasını oluşturdu. Fark edilemedi belki ama yine de iz bıraktı bu dünyada. O izi birileri fark edip iyice gözümüze sokar umarım...Görkem Evcihttps://www.blogger.com/profile/09743973010045171823noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3084275077992906324.post-10438288780210408332009-12-03T04:41:34.969+02:002009-12-03T04:41:34.969+02:00bence payına düşen en güzel şeyi,hayalini aldığı i...bence payına düşen en güzel şeyi,hayalini aldığı için gözü açık gitmemiştir rahmetlinin. ölürken de insana huzur verecek olan parası değil de,yaşadığı hayata baktığında yaptıklarıdır sanırım...kasianhttp://www.burakdemirtas.netnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3084275077992906324.post-59636904804560257782009-12-02T23:33:17.557+02:002009-12-02T23:33:17.557+02:00Selamlar kasian.Ben de teşekkür ederim yorumun içi...Selamlar kasian.Ben de teşekkür ederim yorumun için.<br /><br />İnanmak ve gönül vermek demişsin ya olay orda bitiyor galiba. Korsan olayının bir tek bu yüzünü seviyorum zaten. Gönül vermekten çok uzak tüccarları bir nebze olsun uzaklaştırıyo müzikten sinemadan. Rahmetli'nin cebine doğru düzgün para girmemiş zaten .gişeden ve ödüllerden gelen paradan kaydadeğer bişey düşmemiş payına.Trevanianhttps://www.blogger.com/profile/07830892415682171222noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3084275077992906324.post-76043990646490011002009-12-02T21:59:57.843+02:002009-12-02T21:59:57.843+02:00Merhabalar,
Selin'in friendfeed'inde görd...Merhabalar,<br /><br />Selin'in friendfeed'inde gördüm yazınızı ve varlığından habersizken düştüm blogunuza. Boş muhabbet demişsiniz ama pek dolu gördüm muhabbetinizi. =)<br /><br />Ayrıntılara indikçe de benzerlikler çekti. Hem makine mühendisliği öğrencisi, hem istanbulda,hem kütahyalı... <br /><br />bahsettiğiniz filmin gişe yapması için önce her yerde çarşaf çarşaf afişi olmalıydı. televizyonda reklamları dönmeli, filmin konusu değil,çekilişinin fragmanı yapılmalıydı. ama tüm bunlar sayın uluçay için pek de olası değildi. dersanedeki biyoloji hocamızın amcasıdır kendisi. istanbuldaki film setlerinin perde arkası görüntülerini çok istemiş ama film ekiplerinden bir çoğu ona bu basit imkânı bile tanımamışlar. filmleri hep arkasında bir kamerayla izlemiş. ne sesçisi var,ne ışıkçısı,ne de ekipmanı... ama inanmış kimsenin inanmayacağına,inanmadığına. tabi inanana kimi der yaradanın yardımı, kimi der inancın zaferi,kimi der şans işte,kalkmış,şahlanmış,vurmuş tokadı, dönmüş oturmuş yerine. ama şimdi daha bi farklı eminim. değişen o değil,onu rahatsız eden "delice sevda peşinde..." diye bakan gözler... o gözler değişti. o ödüller girsin o gözlere... ve öğrensinler;sanatçılık başka,sanata gönül vermek başka...<br /><br />yazı için teşekkürler...kasianhttp://www.burakdemirtas.netnoreply@blogger.com